Fenerbahçe tarihinde 45 yıl aradan sonra ikinci kez art arda 6 maçını da kazandı. İstanbul BŞB'yi 1-0 yenerek zirve yarışını bırakmadı. Bu gurur verici istikrara rağmen birileri acayip derecede rahatsız. Takımı, Daum'u, Aykut Kocaman ve başkan Aziz Yıldırım'ı yerle bir ediyorlar... Sistemi eleştirenler mi istersiniz, Carlos'un yedek kalmasına mı, Kazım'ın idam edilmesini isteyenler mi, prim problemi yaratıp manşete taşıyanlar mı, neler neler. Demek ki 6'da 5 yapsa eyvah eyvah... Fenerbahçe'ye, adeta Beşiktaş muamelesi yapılıyor.. Sanki hiç maç kazanmamış, kazanamayacak gibi bir hava yaratmış gibi yerle bir ediliyor. Kimse bu takımın oyuncularının büyük bir kısmının yoğun bir maç trafiğinde olduğunu hatırlamıyor, milli maçlar, Avrupa kupası, lig maçları, hazırlık devresi. Ya sakatlıklar. Sayalım; Mehmet, Deniz, Deivid, Alex, Emre, Kazım. Bu futbolcular çeşitli dönemlerde sakatlanıp takımdan ayrı kaldılar.
SAVAŞÇI GÖKHAN GÖNÜL Gökhan Gönül, maça iğne olarak çıkmış. Üstelik Gökhan sahada varını yoğunu ortaya koyan bir değer. 'Biraz köşeme çekilip dinleneyim' diyen uyanıklardan değil. Kanıyla, canıyla 90 dakika aynı istikrarla savaşıyor. Bu takım yorgun, bitkin değil. İlerleyen haftalarda bunu daha iyi anlayacağız. Henüz ligin başındayız. Asıl ilginç olan aynı puanlı Galatasaray göklerde. Şimdiden şampiyon ilan edilmiş. Rakipleri sürekli pompalanıyor: 'İyi takım, süper takım, Frank Rijkaard müthiş bir adam.' Rakiplere resmen şu empoze ediliyor: Cimbom'a fazla direnmeyin. İyi takım, nasıl olsa yenerler, kendinizi yormayın. Ama Fener kötü takım, yenilmeyin. Vurun, kırın, parçalayın... Kısacası 'Galatasaray'a kaybetmek mübah, Fener'e kaybetmek günah' havası yaratılıyor...
OKAN'IN ŞOK SÖZLERİ Çok merak ediyorum. Bu çok bilenler Okan'ın sözlerini neden dikkate almıyorlar. Galatasaray'a yıllarca hizmet etmiş, şu anda da adeta Galatasaray'ın arka bahçesi olan Belediye'nin kaptanı Okan Buruk bakın ne diyor: "Hakemin de bazı kararları oldu. Ama burası Türkiye tabii ki. Fazla kurcalamamak lazım böyle şeyleri." Allah adamı şaşırtmasın. Resmen itiraf. Okan Buruk, açık seçik Türkiye'de hakemlerin maçlara nasıl etki ettiğini söylüyor. Daha da ötesi Erman Toroğlu bu sözlere ekranda şu yorumu yapıyor: "Sen senelerce Galatasaray'da oynadın Okan! O zaman başka ülke miydi burası? Sen 5-6 sene hakemlerle götürdün o zaman. İşte olay bu. İki bilir kişi ve içeriğe bakarsanız şu ortaya çıkıyor: 'Galatasaray hakemlerle şampiyon oldu.' Biz bunu zaten, Haluk Ulusoy federasyonu döneminde iyice öğrendik, yaşadık. Geçmişte Galatasaray-Ankaragücü'nü 8-0 yenerken de gördük. Denizli-Fenerbahçe maçlarındaki rezillikleri de gördük... İlginç olan şu. Kimse bunun üstüne gitmiyor. Tıpkı doping yapan Efes Pilsenli Kerem Gönlüm olayı gibi... Açıkçası federasyonun bu konuda ne adım atacağını çok merak ediyorum. Bunlar son derece önemli sözler.
ENKAZ TEMİZLENİYOR Meslektaşlarımdan da aynı hassasiyeti bekliyorum elbette. Ama ne gezer, Fenerbahçe'yi yerden yere vurmak en kolayı. Arkadaşlar unutmayın, bu takım daha yeni yeni kendine geliyor. Luis Aragones'in bıraktığı enkaz anca temizleniyor. Kolay değil, adam resmen katletti takımı. Ayrıca önemli olan kötü oynarken de kazanmasını bilmek. Ya göklerde, ya yerlerde Fenerbahçe. Peki bunun ortası yok mu? İyi oynarken zaten kazanırsın.(Hakemler hariç).. Peki benim eleştirim yok mu?.. Elbette var. Defalarca yazdım. İki adımdan gol atamayan Daniel Güiza kulübede oturmalı, Semih değil. Aksi olursa adaletsizlik olur ve işte bir futbol takımı için en büyük tehlike de budur. Hoca adaletli olacak, hak edene formayı verecek. 'Nasıl olsa sesi çıkmıyor' diyerek hak yemeyecek. Kazım'ın hâlâ bu kadar laubali olması beni şaşırtıyor. Kazım'a kızmam, onu disipline edememiş yetkililere sitem ederim. Ona bir an önce giydiği formayı anlatın. Kimse vazgeçilmez değildir. Aslolan takımın menfaatleridir... Takım başarısız olursa ne Alex'in yıldızlığı para eder, ne Roberto Carlos'un şöhreti, ne de başkan Yıldırım'ın '3 yıl şampiyonuz' sözü, ne tesisler, ne kombineler ne şu ne bu... Bunların dışında sorun yok... Ancak ocak ayında kesinlikle bir pivot santrfor şart... Bir de kaleci... Ferrari iyi yolda, bu yolda önüne birkaç çukur çıkabilir, direksiyona hakim olursa takla atmaz. * * * EKRANIN SPOR YÜZÜ Geç kalma erken ver! NTV Spor'un işine akıl erdirmek güç. Sen bir spor kanalısın. Fenerbahçeİstanbul Büyükşehir Belediye karşılaşması bitmiş, Güntekin Onay ile Rıdvan Dilmen mücadeleyi yorumluyor. Diğer kanalları geziyorum, maçın görüntüleri yayında. NTV Spor da ses yok. Dakikalar sonra Güntekin Onay, "Maçın görüntüleri geldi, izliyoruz" diyor ama görüntü yok. Güntekin bekliyor, herkes bekliyor... Ekranda hâlâ Güntekin, nihayet maç yayında ama seslendirmeyi de Güntekin yapıyor... Rakipleri çoktaaan parsayı topladı bile. NTV Spor biraz daha ciddiyet lütfen...
Olmadı Erman hocam! Maraton'u izliyorum. Fenerbahçe maçından sonra Daum'un konuşmalarını dinliyoruz. Alman hoca, spikerin sorularını içtenlikle cevaplıyor. Konuşma sonrası stüdyoya dönülüyor, Şansal abi, Erman hocaya sözü veriyor, hoca beni güldürüyor. "Ya bu Daum'un sülalesinde kesin bir Türk var, bu saf Alman değil, bizim gibi sallıyor" demez mi. Demek ki Erman hoca her zaman gerçekleri söylemiyor, sallıyor.
İzleyiciye saygı lütfen! Hemen hemen tüm spor programlarını izlemeye çalışıyorum, ne yazık ki bazı programları izlemeye dayanamıyorum. Bazı yorumcular gerçekten ipin ucunu kaçırıyor. Örneğin Telegol'de Ahmet Çakar, Telefutbol'da Osman Tamburacı (üstelik laubali), FOX'ta Oktay Derelioğlu, herkesin sözüne girip inanılmaz bir gürültü kirliliği yaratıyor. Bunu yaparken izleyicinin kanal değiştirdiğini birileri bu yorumculara söylemeli...
TJK TV'ye tavsiyeler Ülkenin en paralı kurumlarınından olan Türkiye Jokey Kulübü'nün televizyonu TJK TV'ye arada sırada bakarım. Gördüğüm kadarıyla karanlık stüdyolar, yetersiz programlar, geliştirilemeyen bir kanal... Oysa milyonların gözü orada. Ne bir yenilik, ne bir heyecan hiçbir şey yok... Birilerinin tekelinde kalmış. Açıkçası harcanıyor, can çekişiyor, yaşatılmalı. Neler yapılır neler!..
