Birileri daha düne kadar şampiyonu bile ilan etmişti... Hatta içimizden birileri de imrenerek izliyordu... Takımın başında 'Futbolun ilahı' vardı... Daha da ötesi göklere çıkartılmış tövbe tövbe 'Tanrı' ilan edilmişti... Anlaşılan şu ki bu zatı muhteremler benim 'Hiddink'ten Aragones'e' yazımı kaçırmışlar... O tarih itibariyle 6'da 6 yapmış Galatasaray'a destanlar yazılıyor, methiyeler diziliyor, cam bir fanusun içine konulmuş resmen toz kondurulmuyordu... Yönetimi ordinaryus, hocası profesör, futbolcusu operatör doktor... Süper futbol oynuyor, keyif veriyor, 'yenilmez armada' olarak empoze ediliyor... Üstüne üstlük televizyonlarda bir takım zavallılar borazancıbaşılığa soyunmuş, rakiplerini etkilemeye çalışıyordu...
GEL DE ŞAŞMA BU İŞE 'Bu lig neden oynanıyor ki Galatasaray'a karşı direnmeyin, nasıl olsa yenilirsiniz, yormayın kendinizi... Öpün ustanızın elini, yeni sezona bakalım' mesajları veriliyordu... Bu konuyu uzatmayacağım, çünkü iki hafta önce 'Galatasaray'a Mübah, Fenerbahçe'ye Günah' başlıklı yazımda geniş geniş anlatmıştım... Bunlara bazı ünlü Fenerbahçeli eski futbolcular şimdinin futbol yorumcuları da katılmaz mı? Gel de şaşma bu işe... Galatasaray göklerde, Fenerbahçe yerlerde... Adeta tüm maçlarını kaybetmiş gibi utanç içindeler... 'Kötü futbol, acemi Daum, sorumsuz futbolcular' edebiyatı yapıyorlar... Şaşkınlıklar içerisinde izliyorum ve okuyorum üstadları (!).. Cahil bir adam olsak bizi de ikna edecekler ağız birliğiyle... Oysa yaklaşık 30 yıldır spor camiasının içinde biri olarak heveslerini kursaklarında bırakıyoruz... 'Şampiyonluğun ayak sesleri' diyoruz... 'Kötü oynayıp kazanıyorsan, ipi göğüslersin' diyoruz...
2 HAFTADA NE DEĞİŞİR? Peki, ne oluyor iki hafta içinde... Ne ekrandaki çok bilenler, köşelerinde kehanette bulunanlar bukalemuna dönüşüyorlar... Çünkü o yüzler bir anda renk değiştirmiş şimdi birbirlerine soruyorlar; 'Ne olacak bu Galatasaray'ın hali?' Futbol böyle güzel... Skorlar değişir, sıralamalar değişir ancak spor yorumcusu bu kadar değişmez... Yazdığının ve söylediğinin arkasında durur... Hele bazıları varki hiç sormayın...
İSTİSNALAR ELBETTE VAR Erman Toroğlu, zaman zaman Ahmet Çakar, Şansal Büyüka ve bazı yazarların da hakkını teslim edelim. Onlar G.Saray'ın bu günlerini önceden görüp dikkat çekenlerden... Laf olsun diye laf edenleri oldum olası sevmemişimdir... Kindar, tekdüze, at gözlüğü takıp yorum yapanları da... Ben geçen sene Fenerbahçe'yi yerden yere vuranların başındaydım... Beğenmiyor ve tepkimi dile getiriyordum... Bu sezon inanıyorum, beğeniyorum ve destekliyorum... Bunu da açıkça söylemekten çekinmiyorum... Meslekte bana ilk öğretilen şuydu: "Gazete sayfasının her santimetresi değerlidir... Karalamak ihanettir..." Laf olsun, torba dolsunla geçiştirilemez... Geçiştirmenin eş anlamı ihanettir... Biz böyle gördük sayın bukalemunlar...
FAİR-PLAY VE AZİZ YILDIRIM! Yok yok, Fenerbahçe'nin 8'de 8 yapmasıyla alakası yok yukarıdaki başlığın... Ne 5 puan fark ne de 2 gollük averaj söz konusu... Çok daha önemli... Şampiyonluklar kazanılır, goller atılır, farklı galibiyetler, kupalar bunların hepsine her zaman ulaşılabilir... Galatasaray'ın 6-0 mağlup olduğu maçtan sonra Fenerbahçe'yi alkışlayan sayın Özhan Canaydın'ın alçakgönülülüğünü hangimiz unutabiliriz... Şiddete, küfüre karşı bayrak açan ve Sükrü Saracoğlu'nda küfürü ve kötü tezahüratı bitiren Aziz Yıldırım yine örnek bir davranışta bulundu... Fenerbahçe başkanı, son zamanlarda unutulan sportmenlik ve centilmenlik daha doğrusu Fair-play ruhunu yeniden canlandırdı... Diyarbakır'da benzerini yapmıştı başkan, bu da o kadar anlamlı. Topuz transferi yüzünden gerginlik yaşadığı Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören ve futbolcularına yapılanlara kendisine yapılmış kadar üzüldü. Telefon açtı "Geçmiş olsun" dedi. "Yapılanları kınıyorum" dedi... "Üzüntümden televizyonu kapattım, izleyemedim" dedi...
PEKER'İN KAYA İDRARI!... F.Bahçe, basketbolda bir onur savaşı veriyor... Geçtiğimiz sezon sonunda Efes Pilsen ile final oynayan ve seride 2-0 öndeyken art arda maçları kaybedip şampiyon olamamıştı.. Ancak sonra hiç kimsenin aklına gelmeyen bir olay ortaya çıkmış ve Efesli oyuncu Kerem Gönlüm'de doping tespit edilmişti... Fenerbahçe yönetimi Efesli oyuncuların çoğunun dopingli olduğunu iddia etti... Aslında sadece Kaya Peker'in idrarı yeterli... Finalde bitmek tükenmek bilmeyen bir enerjiyle oynadı... İlginçtir milli takıma alınmadı... Bu midemi bulandırdı. F.Bahçe'ye karşı insan üstü bir performans gösteren Kaya milli takıma alınmalıydı... Fakat yoktu, niye? Bu arada Efes Pilsen kulübünden şampiyonluk kupasını iade etmesini bekliyorum... Oyuncunda doping çıkmış.. Üstelik Kerem yalnız değil, diğer oyuncularda da var... Koskoca Efes Pilsen 'Doping'le elde edilmiş kupayı bir camekan içinde tutacağına, iade edip spor ahlakına hizmet etse daha etik olmaz mı?
NO COMMENT! Şimdi herkesi bir 10. hafta heyecanı sardı.. 'G.Saray, F.Bahçe'yi yener, yılların hesabını görür' diyenler çoğunlukta... Üstelik içlerinde istatistiklerle tanıdığımız bir kardeşimiz de var. Ben sözü fazla uzatmayacağım ve 10. haftayı bekleyenlere, Saracoğlu gerçeğini hatırlatmakla yetineceğim...