Milli Takım gruptan çıkmayı başaramadı ve söylenecek hiçbir söz bu gerçeği değiştirmeye, acıyı hafifletmeye yetmez. Büyük bir hüsran yaşadık ve bu nedenle Terim'in görevi bırakması doğru karardır. Çünkü Fatih hoca ve öğrencileri şu kolay grupta kesinlikle adlarına yakışır işler yapmadılar. Öte yandan sporun ana amaçlarından biri de dünya toplumları arasındaki ilişkileri geliştirmekse -ki öyledir- dün gece futbol bu anlamda amacına ulaştı. Ermenistan ile aynı grupta yer almamızın böyle bir sonuç doğuracağını kim tahmin ederdi ki? Önce Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül'ün ilk maça gitmesi ve ardından yaşanan sıcak gelişmelerle, iki ülke arasındaki soğuk rüzgarlar birden melteme dönüşüverdi.. Güney Afrika'ya gidemesek de bir komşuyla sorunların çözümü yolunda "anlaşma konusunda anlaşmak" da az kazanım değildir.
İki kazanım birden Bu nedenle prestij ve Terim'in vedası dışında pek bir önemi olmayan karşılaşmanın siyasi öneminin büyük olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Normal şartlarda işin siyasi tarafını politika yazan ustalara bırakmam gerekir ama onlar futbolu bize bırakmadığı için inadına ben de politik mesajlara dalıp çıkıyorum şekilde görüldüğü gibi. Yine de abartmayıp futbola dönmek gerekirse şunu söylemek şart: Kaybedecek hiçbir şeyimiz kalmayınca rahat kazanıyoruz! Neden bilinmez ama bizim acı gerçeklerimizden biri de bu. Grupta iddiamız varken şu zayıf Ermenistan karşısında inanılmaz zorlanmıştık. Dün güle oynaya, üstelik maçın büyük bölümünü bir kişi eksik oynamamıza rağmen yendik. Çünkü üzerimizde baskı yoktu. Her neyse, sonucunda dostluk maçını da olsa kazandık. Futbolcular Terim'i galibiyetle uğurlamak için gayret sarf ettiler. Eğer şu gayreti bundan önceki maçlarda, bu soğukkanlılıkla sarf etmiş olsalardı muhtemelen şu anda baraj maçı heyecanı yaşıyor olacaktır. Olsun. Dünya Kupası final biletini kaybettiğimiz ortamda yeni bir komşu kazandık. Hayırlı olsun.