Dünyada görülmemiş bir şekilde 6 oyuncusu ve başkanı kardeş takım Ankaragücü'ne transfer olan Ankaraspor aslında bu kadrosuyla rahatça ligi orta sıralarda bitirebilecek güçteydi. G.Saray, orta sahasında Ayhan'ın yokluğunda Topal, defansında da Zan'ın yokluğunda Aşık'la sahaya çıktı. Bu sezon ilk defa uzun toplarla oynamaya çalışarak pas yüzdesini düşürdü. Elano, Keita ve Arda sürekli yer değiştirerek, uzun ve sert Ankara savunmasını delmeye çalıştılar ilk 45 dakika. Kaleci Senecky iki pozisyonda savunmasının hatalarını iyi kapattı. Baros'un etkisiz oyununda tek kalmasının da rolü vardı. Ankaraspor ceza sahasında oyun kurmakla uğraşan Arda, Elano ve Keita, gol yollarında çoğalamayı düşünmediler. Bu arada Ankaraspor da bir kaç pozisyonda gole yaklaştı. Kaleci Franco hakkında özellikle yan toplarda endişelerim devam ediyor. Ya hiç çıkmıyor ya da zamanlama hatası yapıyor. Jurgen Röber kaliteli bir hoca, rakibi iyi çalışmış. Bu sezon Tomas Doll da aynı kalitede.
Müthiş mücadele 60. dakikada Nonda ve Kewell'ın oyuna girmesi, kazanma adına Rijkaard'ın doğru yaptığı bir işti. Ankara savunmasına 'hata yaptırabilirim' düşüncesi vardı. Nitekim bu dakikadan itibaren yoğun bir Galatasaray baskısı vardı. Son vuruşlardaki beceriksizlik de uzun sürdü. 74'te o ana kadar kendini gereksiz yoran Arda'nın kornerden Kewell'ın kafasına şapka gibi oturttuğu topla gol geldi. Serbest vuruşlarda ceza alanında uzun oyuncularıyla rakibe kâbus yaşatan Galatasaray, bu sezon bu formatta çok goller atabilir. Aydın ile 3. hakkını da kullanan Rijkaard, S. Bükreş karşısında beş stoperle evinde oynayan Skibbe'yi anımsayanlara; teknik direktör mantalitesinin nasıl olması gerektiğini de gösterdi. Bu maç kazanıldı. Ama daha önemlisi kazanmak için her şeyi yapan bir teknik heyet ve 90 dakika mücadele eden futbolcular vardı sahada. Zaten taraftarı da ayaklandıran bu manzaraydı. Galatasaray iyi yolda.