Bir ara ki dakikalar 60'ı gösteriyordu; Elano ile Arda ortak örgüye başladılar o üst düzey tekniklerinin doyumsuz özgüveniyle. Resital denirdi eskiden, döktürdüler denirdi, helal olsun denirdi. Eskiden böyle ince işlere ne denirse onu dedik yine. Şapka çıkarttık Brezilyalı delikanlının o şık golüne. Ne ince hesapla yapılmış bir vuruştu, ne salkım bir duruştu kalesindeki esmer çocuğun... Tamam Tolunay duruşuyla hepimizi imrendiren bir antrenörlük profili çiziyor ortamda ve alemde. Takımı çok iyi işler yapıyor ama o da dün akşam Galatasaray gerçeğine boyun eğmek zorunda kaldı. 60. dakikada rakip ne olursa olsun Galatasaray karşısındaki ekibi tüketecek direncini kıracak bir şeyleri mutlaka yapıyor. Gecenin 'tüketici' işi Elano'nun uzak erimli şutu oldu. O saate kadar gerçi Arda'ya 'dur' diyemedi Kayserispor. O 'genç büyük' yine gençliğine yakışan bir dirilikte ve büyüklükte oynadı dün akşam. Topu rakibin ceza sahası önüne yığıldığı anlarda iğne deliğiyle hemhal edişindeki zerafet seyredilmeye değerdi gerçekten. Çok ya da az gollü galibiyetler; her ne şekilde olursa olsun Galatasaray bu sene her kim formayı giyip sahaya çıkarsa çıksın-kazanmasını bilen ekip görünümüne ekliyor her hafta. Keita erken kopuyor, Kewell hiç olmayabiliyor ve diyelim Baros gününde değil -o sürekli düşmeleri yok mu- ama birileri çıkıp maç için son sözü söyleyebiliyor. Dün akşamki maç son sözü söyleyecek olanı kilitleyecek oyun kurguları ve buna en iyi direnişi göstermek üzerine kuruluydu ama son sözü yine Galatasaray söyledi. Haklıydı Galatasaray, yerden göğe kadar. Bir yeni anlayış filiz veriyor boy atıyordu sahada. Yine yeni yeniden bir şeyler... Zaten değil mi ki 'tarihin sahnesinde son sözü hep direnenler/ kazananlar söyler!'