Tanrım, / ağlamaktan, aldanmaktan da mı bıkmaz, / musibetlerden de mi ders almaz insan, / sığınaksız kalmış kırık kanatlı kuşlardan farkı kalmamışken çoğumuzun' demiş şair. Fenerbahçe, Beşiktaş veya Efes Pilsen, açıp tüzüklerine baktığımızda, kuruluş veya varoluş nedenlerinin ana esprisi olarak 'Ruhsal ve fiziki yönden sağlıklı gençler yetiştirmek' karşımıza çıkar. Ama ne yazık ki, sevgilisini boğazlayan, annesini öldüren, uyuşturucuya yenilen iradesiz ve çaresiz binlerce genç insanın adeta canlı bombaya dönüştüğü, ülkemizin maddi ve manevi sorunların girdabında çırpındığı günümüzde bile, kulüplerimiz sorumluluklarını idrak etmeye yanaşmıyor. Aslında toplumun değer yargıları da bu durumu tetikliyor. Sözgelimi taraftarlar tesismiş, kurumsallaşmaymış, geleceğe yatırımmış, etikmiş hiçbirini önemsemiyor. Dolayısıyla aidiyet ve sevgide sahici değiliz. Aksine, elbirliğiyle (hepimizi yutacak) ortamlar yaratan bir ikiyüzlülüğün esiri olmuşuz neredeyse.
Ortamı germemeli Mevcut futbolcularının parasını ödemeyen, vergi borçları ve tesis adına devlet kapısında dilencilik yapan kulüplerimiz, bir başka futbolcunun taransferi adına camiaları karşı karşıya getiriyor, kulübün paralarını har vurup, harman savuruyorlar. Ergin Ataman gibi ülkemizi İtalya'da başarıyla temsil etmiş bir spor adamı ortamı provoke edecek demeçler veriyor, basketbol gibi entelektüel boyutu olan bir sporu popüler olana feda ediyor. Sporcu, hoca, yönetici, taraftar... Birbirimizden farkımız yok, herkes 'kazanmak' için her şeyi mübah saymayı içselleştirmiş yazık ki. Elbette kazanmak isteyecek, takımını şampiyonluğa ulaştırmak isteyecek hoca dediğin. Ama tahrik edici, ortamı gerecek sözler sarfetmeden de amaçlarına ulaşabilirler. Şimdi Ergin Ataman, Fenerbahçe Ülker ve Basketbol Milli Takımımızın hocası Tanjeviç bu kadar sorumsuz davranırsa, kulüplerimiz sorumluluklarını unutursa, belediyeler belli kaygılarla futbola harcadıklarının yüzde birini gençliği merkez alan yatırımlara ayırmazsa; bu denli ihmal edilmiş donanımsız, işsiz ve çaresiz kalmış (yani kaybetmekten yorulmuş) insanların, takımlarının yenilgisini dünyanın sonu saymalarından daha doğal ne olabilir ki...