Trabzonspor beklediğimiz gibi tempolu başladı. Hüseyin ve Colman'ın organize ettiği pas örgüsü, sezonun en iyi örneklerindendi. Teknik direktör Ahmet Özen, genelde Umut'u solda kullanan Yanal'ın aksine kanatlara açılma görevini Gökhan'a vermiş, iyi de etmişti. Colman-Gökhan-Umut golü, Szymek- Gökdeniz-Fatih günlerini hatırlatarak tribünleri coşturdu. Trabzonspor'da Hüseyin ve Colman'ın gayreti sürerken Egemen ile Giray hatasız oynayarak 20'nci dakikayı ev sahibinin sadece skor değil kontrol açısından da önde geçmesini sağladı. Bu dakikadan sonra Fenerbahçe daha çok top yapmaya, Trabzonspor ise rakibi sahasında karşılayıp, hızlı hücumla arayı açma şansı aramaya başladı. Ancak son hamle hataları, ikinci golü getirmezken rakibi de cesaretlendirdi.
Alanzinho işi bozdu Trabzonspor, Fenerbahçe'nin sol kanat savunma zaafını kullanamazken, Fenerbahçe ısrarla kendi sağından gelip ortadan da sürpriz golcü kaçırmaya çalışıyorlardı. Cale'nin kötü oyunu, önünde de Serkan değil Alanzinho'nun olması işi iyice bozuyordu. Çanlar çalarken bekledik ki Özen beklemeden 3 forvetten birini çıkarıp Ceyhun kozuyla geçen haftaki oyun yapısına dönsün ve takımını rahatlatsın. O yapmadı, Alex ile Güiza da yedikleri golün kopyasını ilk yarını sonunda yaptı. Hem de hep zorladığı kanattan değil, Tayfun'un tarafından...
Değişmeyen kader Skor avantajını yitiren Trabzonspor artık forvet çıkaramazdı. Bu da Hüseyin'in gayretine rağmen oyun kontrolünün F.Bahçe'de kalmasına yol açtı. Trabzonspor'un koşar adım yapmaya çalıştığı atakları, rakibi yürüyerek üretiyor, Özen ise seyrediyordu. Sonra 3 değişiklik ve değişmeyen kader. Derbisiz Trabzon bonservissiz İssac'in kaptırdığı topla yenildi. Umarım anlayan anladı...