İki takımın önemli eksiklerle çıktığı maç nicelikli ama niteliksizdi. Trabzonspor bildik zevksiz futbolundan bir kez daha maksimum verim aldı. Bunda önemli bir etken, bordo-mavililerin en çok zorlandığı oyuncu tipi olan Engin'in yokluğuydu. Konyaspor'dan koparılan 3 puan sonrasında gelen rahatlama ve grev de ev sahibi takımın konsantrasyonunu derinden etkilemişti. Trabzonspor, Gökhan'ın yokluğunda Umut'u orta sahadan çok iyi desteklemek zorunda olduğunu biliyordu. Maça tedirgin başlayan, ancak Hüseyin abisinin sinerjisi ve Selçuk'un pozitif performansıyla kısa sürede toparlanan Ceyhun, bu anlamda kilit isim oldu. Büyük soğukkanlılıkla attığı ilk gol belki de maçın rengini belirleyen temel hamleydi. Trabzon'un ilk yarıdaki sıkıntısı yine iki kanattı. Özellikle kötü günündeki Cale önündeki desteğin de yetersiz olmasıyla çok açık verdi. Ancak Eskişehirspor'un gol ayakları ve kafaları ilk yarıda hiçbir şey üretme hevesinde görünmedi.
Ceyhun göz doldurdu İlk yarıda, Trabzonspor orta sahasında Hüseyin'in gayreti ve Ceyhun'un ileri geri çalışması karşısında Colman yine etkisizdi. Ben onu artık yabancı değil tümden uzaylı kontenjanına koydum kafamda. Bir bakıyorsunuz tam bir vurdumduymaz, top ezici. Sonra birden ortaya çıkıp 2 asistle giden maçı geri alıyor. Allah hocalarına sabır versin. Hatırlayınız, Trabzonspor'un şampiyonluğu kaçırırken Eskişehir'e karşı çok gollü kazanması eski bir alışkanlığıdır. Umut'un ortasında Ceyhun'un kitap gibi golü ile bitti dediğimiz maçın yeniden havaya sokulması ise bir Trabzonspor klasiği. Özellikle Youla'nın golünde Giray'ın asisti tipik bir Trabzon savunma hatasıdır. Buna karşılık maçın en büyük hatası yine de, Alanzinho'nun bizi alıştırmaya başladığı türde ilk golünde Eskişehirli oyuncuların kolektif ve negatif gayretiydi. Trabzonspor'un farklı galibiyetine rağmen şampiyonluk şansını zora sokması bir burukluk yarattı elbette. Bu kadro ile bu kadarı da büyük başarı.