Telefonumuzun, 'Yeni teknik adam kim olmalı?' muhabbetinden alev topuna döndüğü günün gecesinde beynimizi serinletmek için Bueno Vista Social Club konserine gittik. Doksanlı yıllardan beri müziğine ve belgesel filmine hayranlık duyduğumuz bu Küba grubunu sahnede görmek gerçekten bambaşka bir heyecan oldu. Chan Chan şarkısı başladığında ise bu duygu neredeyse Neu Camp tribünlerine ilk adımımı attığım anda yaşadığım düzeye yükseldi. Bizim bacanağa, biz izleme şansı bulana kadar "Şenol, Turgay, Necati, Kadir, Cemil" kalmadı ama buna da şükür dedim. Grubun temel direkleri Compay Segundo, Ruben Gonzalez ve Ibrahim Ferrer geçtiğimiz yıllarda sonsuzluğa ermişlerdi. Barbarito Torres, Manuel Galban, Guajiro Mirabal gibi senyör müzisyenlerin dışında 13 kişilik nispeten genç bir kadro vardı sahnede. Müzik aynı müzik, kalite aynı kaliteydi Kübalılarda. Azla yetinen mutlu insanlar bunlar. Allah'ın insan olarak kalmalarına müsaade ettiği nadir bir halkın temsilcileri. Tarzları, adanmışlıkları, tevazuları başka. Özgünlükleri en büyük saygınlık nedenleri. Bir zamanların Trabzonspor'u gibi. Aradaki fark, onlar kadro değişse de aynı başarılı performansı koruyabiliyor, Trabzonspor ise hep bocalıyor.
Başarı özgün olmakta Oysa o özgün futbol anlayışını korusa, kimin teknik adam olacağına değil de o futbol tarzına uygun kimler var sorusuna cevap arasa her şey çok daha kolay olabilirdi Trabzonspor'da. Barcelona bunun için Barcelona mesela. Bildik bileli değişmeyen bir oyun tarzı ve aynı anlayışta teknik adam devamlılığı. Otuz yıl önce küçük bir bütçe ve 13 oyuncu ile her önüne geleni deviren bir devden, onca transfere rağmen sadece 13 kişiye mahkum olan ve özlenen performansı gösteremeyen bir kuruma giden yol her telden müzik, her makamdan şarkı dolu. Trabzonspor kendi özgün futbol anlayışını koruyabilse, bir süre korkmadan aynı tarzda oynamakta ısrar etse uzun vadede çok daha başarılı olacağı kesin. Elbette arada yenilgiler olacak ama genelde başarı sağlanacak; bir hüzünlü melodinin ardından birkaç neşeli şarkı patlatan Bueno Vista gibi. Demem o ki, kendi şarkısını söylemeli Trabzonspor. O bildik kreşendo melodiyi çalacak hep. Ona uygun teknik yapı, ona uygun kadro kuracak. İlle de şampiyon olmak için değil. Özgün ve saygın olmak için. Bakmayın "günümüz futbolunda" lafına, aynı hevesle söylenirse hiç eskimez o şarkı. Kendi şarkısını söyleyecek bordo- mavililer. Çünkü o şarkı "en güzel"...