Hangi maskeyi takarsa taksın, İbrahim'in akınlarında kaleyi boşaltmasından tanırım ben Sylva'yı. İbrahim'in soldan ortasındaki hatayı ise maskeye alışma sürecine yorabiliriz. Sylva oynasın ama hocaları kalesinden çıkmayı yasaklasın. Onca kayıptan sonra kime karşı oynasanız zor kazanırsınız, zira kazanamamaya alışmışsınızdır. Bu nedenle zorlanması doğaldı Trabzon'un. Tribünler de "Şunları coşturalım da bir gol atsınlar" yerine "Bir gol atsalar da coşsak" deyince beklenenden zor bir maç izledik. Selçuk'un bilek ayarı bozuk olabilir, Tayfun hata yapabilir, ancak onları yuhalayan kesinlikle günün en kötüsüdür. Klasik "tek kanat" takımının en tek kanatlı maçıydı, desek yalan olmaz. Sadece sağ kanattan zorladı bordo-mavililer. Üstelik büyük de boşluklar buldular Yattara ile. Yanal, "Rakibim Yattara'yı boş bıraksa" diye dua etse ancak bu kadar olurdu hani. Yattara ile iki santrfor bir türlü senkron çalışamadılar yine.
Yarışa havlu attı Burada bir parantez açıp Gökhan Ünal'ın en gayretli ve yaratıcı maçını çıkardığını eklemek gerek. Misafir, Avcı patentli hem uzun top hem de ayağa pas pratiği olan bir takımdı. İlk yarıda kısa paslarla Trabzonspor orta sahası ile savunmasını yordular, fazlaca faul yaptırdılar. Cezaalanına kadar geldiler ama içeri penetre olamadılar. Hızlı atak da bulamadılar. Bunda, Yanal'ın ilk maçta verdiği boşlukları bu kez kapamış olmasının etkisi vardı tabii. İkinci yarı farklı karakterde başladı. Konuk ekip çok daha atak, Trabzon ise dağınıktı. Yanal duruma Hüseyin ile müdahale etti. Aslında Tayfun'u çıkarmaktan çok orta sahaya çare arıyordu. O çare ise ancak 2. değişiklikle yani Alanzinho ile geldi ama geç kalınmıştı. 3. değişikliği yapmaya değecek oyuncu ise bulamadı hoca. Sahadakiler de golü bulamayınca 8 hafta kala yarışa havlu attı Trabzon bu sezon farklı olacağını düşündüğü Avni Aker'de kaybettiği puanlarla.