Aziz Yıldırım'ın eleştirilecek çok yanı var. Misal, bazı kişi, konu ve kesimler karşısında takındığı tavır hoyratlık düzeyine varıyor, adeta kulağı duymuyor, söylediklerini. Şahsıma da çok haksızlığı oldu. Eleştirilerimden hareketle, beni de 'Fenerbahçe düşmanları' arasında gördü. Sırf bu nedenle 'Tuana'nın Babası Rüştü' adlı kitabımın Fenerium'da satılması yasaklandı. Yani yanlışları, kırıp-döken tavırları az değil başkanın. En son örneği, 24 Mayıs Kongresi için başkanlığını açıklayacağı basın toplantısında Fenerbahçe muhabirlerine kapıların kapatılmasıdır. Şüphe yok ki 'Avrupa'da bir kupa' vaadiyle yola çıkılan sezona İspanya dışında hiç tecrübesi bulunmayan Aragones'le başlamanın da bağışlanacak yanı yoktur. Ya daha teknik direktör tayin edilmeden (Burak Yılmaz örneğindeki gibi) pahalı transferlere ne demeli. Bütün bu yanlış tavır-uygulamaların altını elbette çizmeliyiz. Ama insaf. Buradan hareketle, sportif başarısızlıktan söz etmek veya Fenerbahçe Gemisi'nin karaya oturtulduğunu söylemek, kulübün Türkiye'nin 2000'li yıllarda en iyi yönetilen kurumlarının başında geldiğini inkâr etmek vicdanla bağdaşır mı? Tamam, "Bu kadro geçen sezonkinden iyidir, Aragones benim kafamda bir teknik direktördür" ve "Futbolu en iyi bilenlerden biriyim" raconu keserek başladığı sezon, düş kırıklığıyla sonuçlanmıştır Aziz Bey için. İyi de bu ülkede üç kişiden biri "Türkiye'de spor, futbola indirgendi" diye yakınıyorken, Aziz Yıldırım'la amatör branşlarda çağ atlayıp, tesis ve kaynak yaratmakta ezeli rakiplerinin bile hayranlığını kazanmadı mı Fenerbahçe?
Aşkla çalışıyor En önemlisi, Türkiye'nin göğsünü kabartan UEFA finalinin oynandığı bir stada bizi kavuşturan kişi Aziz Yıldırım değil mi? O halde eğri oturup, doğru konuşalım. Kaldı ki aidiyet konusunda sahici davranan, kulübüne ve ülkesine aşkla hizmet edenlere yazık etmiş, ama "zübük" leri yıllarca ödüllendirmiş bir geleneği var ülkemizin ne yazık ki. Süleyman Seba ve Aziz Yıldırım gibi kulüplerine aşkla bağlı, kişisel ikbal kaygısı taşımaksızın aidiyet duygusu taşıyanlara ülke kurumlarının ihtiyacı var. Hele de köşe başlarına zübüklerin tünediği çağımızda.