Bülent Korkmaz'a şaşmamak elde değil. Bir dönemin efsane yıldızı, teknik direktör olarak hayal kırıklığı yaratmaya devam ediyor. İşi krizi çözmek değil, krizi deşmek daha da derinleştirmek içinden çıkılmaz hale getirmek. Korkmaz, Lincoln ile nasıl sorun yaşıyorsa, ligin bitimine az bir süre kala Kewell'ı da safdışı bırakmayı başardı. Dünkü maçın sürprizi bana göre Kewell'ın kulübeye çekilmekte ısrar edilmesiydi. Ruhen zaten şampiyonluk ümitlerini çoktan tüketen G.Saray'ın hedefi UEFA kulvarında var olabilmek. Yani ligi ilk 4 arasında bitirebilmek. Ama bunun için bile hırs lazım, istek lazım futbol adına sahada bir şeyler yapabilmek lazım. İlk 45'te doğrusu bunların hiçbiri olmadı. G.Birliği karşısında belirli bir sistemi ve ne yapmak istediği belli olmayan bir G.Saray vardı. Emre Güngör sakatlanıp yerine Kewell girene kadar sahada pozisyon yaratan, gol için çaba harcayan konuk G.Birliği takımıydı. G.Saray ise boş koşular, pas hataları ve kadere kısmete yapılan cılız ortalarla rakibi korkutmaya çalıştı o kadar. Emre Güngör'ün sakatlığı, Kewell ve G.Saray için şans oldu. İlk yarı boyunca Ayhan inanılmaz kötü, Barış da bir o kadar isteksizdi. Kewell'ın sağa geçip Barış ile Ayhan'ın göbekte kalması ve Topal'ın da Emre Güngör'ün yerine defansa geçmesi G.Saray'ı biraz olsun kımıldattı. Lincoln yine sahada gezinenler arasındaydı. Baros bireysel çabalarla bir şeyler yapmaya çalıştı. Arda da yine ilk 45'in kötüleri arasındaydı.
İkinci yarı uyandı İkinci yarıya G.Saray sıkı başladı. G.Birliği oyunun başında kalesine yaslanmayı tercih edince G.Saray birbiri ardı sıra gol pozisyonları bulmaya başladı. Kewell-Arda sık sık alan değiştirdi. Hele 59'da Kewell öyle bir gol kaçırdı ki bu pozisyonda G.Birliği'nin şansıydı. Aynı Kewell 64'te bu kez kaçırmayandı. Avustralyalı yıldız daha sonra şık bir orta ile Barış'a ikinci golü de attırıp takımını rahatlattı. Bence Emre Güngör sakatlanmasaydı, Korkmaz'ın Kewell ısrarı sürseydi G.Saray dün gece UEFA'ya da veda eden taraf olurdu.