G.Saray birbirinden zor 6 maçın eşiğinde. Fikstür avantajı hâlâ Galatasaray'da deniyor. Ama Fenerbahçe maçı sonrası yaşanan travmanın izleri öyle kolay silinecek gibi değil. Yarın oynanacak Ankaraspor maçı seyircisiz olacak. Ardından Hacettepe deplasmanı ve Ali Sami Yen Stadı'nda oynanması gereken Ankaragücü maçı da seyircili ama tarafsız sahada muhtemelen de İzmir'de oynanacak. Geriye G.Birliği, Beşiktaş ve Sivas maçları kalıyor. Bu kadar cezalı oyuncu ve şu an için formsuz görüntülü bir G.Saray'ın hedefe ulaşması için kaybedeceği bir puan bile onun yolunu tıkayabilir. Şampiyonlar Ligi'ne katılabilmek de bu aşamada diğer bir hedef olabilir bu da ıskalansa belki UEFA'ya gidecek iki takımdan biri olmakta G.Saray adına sezonun boş geçmemesi adına bir ödüldür. Ama hepsini ıska geçilirse, yani G.Saray, ligi şu anda klasmanda bulunduğu noktada bitirirse işte G.Saray için tehlike çanları o zaman çan çan çalacaktır.
Arda'ya prim tanınıyor Bu aşamada ilk ağır fatura futbolculara sonrası ise yönetime çıkar. Başarısızlık faturasını Adnan Polat, futbolculardan fena çıkarır ligin bitimiyle de hatırı sayılır futbolcularla da yollar bir bir ayrılabilir. Sonrasında ise sıra yönetime gelecektir. Adnan Polat, 2010 Mart'ında yapılacak olağan kongreye bu başarısız fotoğrafla girerse zaten kazanma şansı da mucizelere kalır. Bu anlamda kalan bu 6 maç G.Saray adına çok önemli... Şu kriz döneminde takımın ihtiyacı olan Arda ne yazık ki hata üzerine hata yapmaya devam ediyor. Yönetim de hatayı ikiye katlayıp futbolcusunun kulağını çekeceğine, onu sakinleştirmeye çalışacağına arka verip hataya prim tanıyor. Ondan sonra kaptan Ayhan da çıkıp Bülent Korkmaz'a çok rahat diklenebiliyor. Bunun devamının gelmeyeceğini kim garanti edebilir, kimse. Elbette Arda'lar, Ayhan'lar kolay yetişmiyor ama herkes bilmeli ki yeni jenerasyon futbolcular G.Saraylı ağabeylerini adım adım takip ediyor adeta kopyalarını çekiyorlar. Bu kopyalar iyi de kötü de olabiliyor. Yönetimin adil tavrı bu anlamda önem kazanıyor.