Her türlü eksik ve sakata rağmen ilk maçta alınan 1-1'lik skor, G.Saray adına önemli bir avantajdı. İlk 45'te inanılmaz savaşan, inanılmaz dikkatli oynayan, ayağa pas yapan bir G.Saray vardı sahada. Zorunluluktan stoper oynayan Kewell, inanılmaz dikkatliydi. Korkmaz defansın sağını da Serkan Kurtuluş'a emanet etmişti. Serkan, yetenekli ama ağır adam. İlk yarıda Hamburg bu kulvardan önemli bindirmeler yaptı. Şans G.Saray'dan yanaydı genelde. Devrenin son 10 dakikasında rakip kaleye inanılmaz yüklenen G.Saray, Kewell'ın attığı penaltı ile inanılmaz bir avantaj yakaladı. Tribünlerde futbolcularda tek yürekti. İkinci yarı adına da her şey güzel başladı. Arda'nın asistinde Baros'un akıllı golü ile fark ikiye çıkmış tur anlamında da avantaj adeta ikiye katlanmıştı. Ne olduysa bu dakikadan sonra oldu. Savaşan, inanan G.Saray sanki ruh oldu uçtu Sami Yen'den. 57 ve 60'ta Guerrero attığı iki golle takımını bir anda tur havasına soktu.
Şaş'ın girmesi hataydı Neden böyle oldu anlatmak gerçekten zor. Ama 2-2'de bile G.Saray'ın tur şansı hâlâ vardı. Atabileceği bir gol her şeyi değiştirebilirdi. 60'tan sonra da sahneye Bülent Korkmaz çıktı. Yaptığı değişikliklerle moralman gardı düşen G.Saray'ı yere serdi. Sahanın en çok koşan adamı Sabri'yi çıkardı, yürürken zorlanan Hasan Şaş'ın umut olarak alınması inanılmazdı. 60 küsürde giren Ümit Karan bir kez topla buluşmaz mı, bir forvet golü bu kadar mı unutur? Yaptığı tek olumlu iş sürünen Lincoln'ü çıkarmak oldu. Kenarda Mehmet Güven gibi en azından her lig maçında oynattığı bir adam dururken Hasan Şaş'ı oyuna almanın mantığı yoktu. Bir tur bu kadar komik hediye edilmemeliydi. Korkmaz'ın tehlike anında önüne koyabileceği B planı yok. Öngörüsü de zayıf!