G.Saray çok iyi oynamadı ama mutlak kazanması gereken bir maçı kazandı. Konyaspor önemli bir deplasmandı. G.Saray'ın bu sezon deplasmanlardaki çaresizliğini de göz önüne getirirsek bu galibiyetin anlamı daha da netleşir. Bülent Korkmaz'la bu takımın kış uykusundan uyandığı, yeni bir ruh kazandığı ortada. Evet sakatlıklar Bülent hocanın korkulu rüyası ama yapabilecek bir şey de yok. Artık sahaya çıkacak maç 11 tekmeye kafa koyacak Eğer kafalarda hâlâ şampiyonluk umudu varsa başarı da ancak böyle gelecek. Bülent Korkmaz'ın sahaya sürdüğü kadroya söyleyecek laf yok. Çünkü eldeki kurşunlar bunlar. Ya bu kurşunlarla rakip vurulacak ya da elde patlayacak. Dün gecenin iyilerinden çok kötüleri çoktu. Sabri, Ayhan, Ümit Karan, Lincoln, Baros, Kewell inanılmaz kötü oynadılar. Bordeaux maçının yorgunları diye bahane bulabiliriz ama canını dişine takanlar için ne söyleyeceğiz. Bordeaux maçının kahramanı Sabri koca 90 dakikada sadece Arda'ya attırdığı golde göründü o kadar.
Nasıl sabredebildin? Konyaspor aslında fena takım değil ama dün gece rakip G.Saray'dan çok hakemle uğraşmayı tercih ettiler. Cihan, Veysel, Bülent, Zafer her pozisyonda ya yan hakemin ya da hakem Tolga Özkalfa'nın yanında bittiler. G.Saray'ın son 20 dakikada iyice alanına çekildiği süreçte Bülent Korkmaz'ın Arda'yı çıkarmasına şaşırmadım desem yalan olur. Çünkü topu rakip alanda tutabilen tek futbolcuydu o dakikalarda. Peki Ümit Karan'a nasıl sabrettin Bülent hoca. Senin gibi topçuluğunda ölümüne savaşan bir kimliğin sahada böylesine gezinen futbolcuya tahammül etmesi mantıklı mıydı? Neyse günahıyla sevabıyla bir maç daha geride kaldı. Elde edilen galibiyeti kimse küçümsemesin. Bu maçı almakla bence G.Saray tekrar zirve yarışının ortakları arasına girdi.