Galatasaray kulübünü yönetenleri anlamakta zorlanıyorum. Koltuklarını koruma adına kendi evlatlarını birer birer harcamaya bayılıyorlar. Onları bozuk para gibi harcarken, elin yabancılarına kucak dolusu para döküp el aman açıyorlar. Kim veriyor onlara bu akılları bilmiyorum ki! Şimdi Bernd Schuster'in adı geçiyor teknik direktörlük için. Schuster, Alman futbolunun Lincoln tarzı oyuncularından biriydi. İsmi parlak olmasına rağmen milli takım kariyeri o kadar büyük başarılar ile dolu değil. Hatta öyle ki, İspanya'da popülerken Alman takımının formasını giymediği çok oldu. Sonrasında teknik direktörlük dönemi başladı. Kısadan söyleyeyim, Bernd Schuster, Ersun Yanal tarzı bir hocadır. Küçük takımların büyük hocası. Büyük takımların yarı yolda havlu atıcısı Madrid takımı Getafe'de oynattığı iyi futbol ile saha kenarı kariyerinde parlak bir dönemi var. Ama yarışmacı takım Real Madrid serüveni tam bir hüsran. Tabii bu hüsranda tek başına onu suçlu bulmak da doğru değil.
Korkmaz'ı harcamayın Tıpkı bugünün Galatasaray'ı gibi "Galakticos'u" yani yıldızlara dayalı takım felsefesini icat eden Real yönetimi daha büyük suçlu. Galakticos dönemi hocalarına bir bakın, İtalyan Capello, Alman Schuster ve Sevilla'ya UEFA kupasını kazandıran Ramos. Real'in para, seyirci ve lobi gücüne rağmen üç hoca da başarıyı yakalayamadı. Neden? Günümüz futboluna aykırı transfer politikası yüzünden. Real Madrid'in o başarısız yönteminin uygulayıcıları başkan Adnan Polat ve Adnan Sezgin sırf bir sezon daha kendilerini kurtarabilmek adına Bülent Korkmaz'ı harcayıp başarısız Alman'ı takımın başına getirmek istiyorlar. Schuster'i bu şartlarda getirmek, hüsran demektir. Polat gerçekten başarılı olmak istiyorsa, dirayetli bir başkansa Bülent Korkmaz'ı harcamaz, kendi takımını kurmasına izin verir ve seneye bu dik duruşunun karşılığını alır. Schuster sadece sezon başını kurtarır ama ilk kongrede Adnan Polat ile birlikte geldiği yere geri döner. Olan yine taraftara olur.