Hedefsiz, kendini bırakmış, sahada niçin var olduğunu bilmeyen oyuncular topluluğuydu Galatasaray. Fenerbahçe puan kaybetmiş, Avrupa yolunda rakiplerden biri, ciddi bir darbe yemiş, çıkıp mücadele etmek ve futbolun hakkını vermek lazım diye düşünüyorsunuz. Bunu sadece biz yorumcular, saha kenarı ve ekran başındaki taraftarlar düşünüyor. Futbolcuların renksiz mücadelesine bakarsanız, onların öyle bir derdi yok. Dünkü yazımda da belirtmiştim, 'bu maçı yerliler alır' diye... Haklı çıkmaktan mutlu değilim elbet. Lincoln resmen hocasını, futbolunu, takımını, arkadaşlarını yine sattı. Kewell tüm iyi niyetine rağmen elini taşın altına koymadı. Baros'un da gol dışında ciddi katkısı yok.
Hücumu düşünmüyor Sahada yırtınan tek yabancı De Santis'ti. Geriye yerlilerin gayreti kaldı. Ayhan, Barış, Topal, Hakan sahaya yüreklerini koydular. Genç Semih de üzerindeki baskıya karşın hiç sırıtmadı. Gerçekten bu maçtan bir puan kaybı yaşansaydı ortaya çıkacak kaosu yönetmek hiç kolay olmayacaktı. Başkan Adnan Polat durumun farkında, maç boyuncu sıkıntısı yüzüne vurdu. Bu satırların yazarı, Bülent Korkmaz'a her daim destek olan, bulduğu şansın uzamasını savunan, en küçük bir eksiğinde tam tam çalanlara karşın desteğini esirgemeyen birisi. Ama bizim de buradan uyarmamız lazım. Takım az gol yemeye başladı... Ama bunun sonucu hücumdan feragat etmek değil. İki ön libero ile çıkıp ileride çoğalamayan bir takım üretmek değil. Belki her şey tolere edilebilir ama gol ve pozisyon kısırlığı asla.. Dikkat kaptan!.