Galatasaray için futbolun gerçeği bu kadar basit; topu yere indirmek ve kazanmak Bütün sezon boyunca De Sanctis hangi topu uzun atmış da Galatasaray golü bulmuş ki!.. Ben hatırlamıyorum. Öyleyse ilk 15 dakikadaki uzun top hastalığına ne demeli? Sanki ileri uçta Nonda ve Baros değil de Hakan Şükür oynuyormuşçasına başladılar maça ve ligin ayağa en iyi top yapan takımlarından birisi olan Ankaraspor'a mahkum oynadılar. Oysa Hakan TRT stüdyolarındaydı ve öndeki hiçbir oyuncu onun fonksiyonunu göremezdi. Nitekim, Bülent Korkmaz oyuna müdahale etti, uzun topu yukarıdan aşağı indirmelerini söyledi ve pozisyonlar gelmeye başladı. Önce Lincoln ile yokladılar kaleyi, sonra Barış'ın golü geldi. Arkasından Nonda'nın boş kaleye kaçırdığını da sayarsak, ilk yarıda son maçlardaki en güzel oyununu oynadı sarı-kırmızılı takım. Lincoln hâlâ takımı eksik bırakmasına rağmen Nonda'daki kıpırdanış eksiği kapatıyordu. Bülent Korkmaz, Kewell'ın stoper oynadığı maçlarda Semih'e forma vermeyişine eminim üzülüyordur. Genç oyuncu hafif tedirginlik yaşasa bile hiç sırıtmadı. Stoper reflekslerine sahip olduğu için de kademelerde ve müdahalelerde doğru tercihlerde bulunarak ilerisi için ümit verdi.
Sürprizi bekle! Bülent Korkmaz'a buradan uyarıda bulunmak istiyorum. Geriye yaslanmış ve skoru koruma endişesi taşıyan bir Galatasaray görüntüsü seni bu takımda tutmaz. İkinci yarının 20 dakikasındaki mahkum oyun, geçmiş kariyeri ne olursa olsun hiçbir hocayı Avrupa Şampiyonu bir takımın başında barındırmaz... Koskoca ikinci yarı skoru korumak için oynarsanız böyle sürprizler gelir. Hazır takım iyi oynuyorken, hazır istim tutulmuşken ikinciyi aramak lazımdı. Kaçan balık büyük olur ya, kaybedilen iki puan o kadar önemli ki kelimelerle anlatılamaz. Fenerbahçe yarıştan düşmüşken, Trabzon yenilmişken Avrupa bileti için çok büyük bir avantajdı. Yazık...