Beşiktaş, Ankara'daki 3-1'lik avantajlı skordan sonra rövanşa "Acaba" endişesiyle başlamadı. Teknik direktör Mustafa Denizli, final biletinin kesin olduğunu anlamış olmalı ki ilginç bir ilk 11 denemesini de bu maçta yaptı. Örneğin Yusuf ve Delgado ilk kez ilk 11'de oynadılar. Aslına bakarsanız fena oynamadılar ama çok ciddi bir maçta ikisinin birden ilk 11'de sahaya çıkması bence fantezi olur. Beşiktaş'ın, Serdar Kurtuluş'lu savunma kurgusu bir başka Denizli yeniliğiydi. Bu değişik kadro ilk 20 dakikada Beşiktaş tribünlerine korkulu anlar yaşattı. Hele de Meye. İlk golün Ankara'dan gelmesi ve başkent takımının gollük ataklarını çoğaltması Beşiktaş için maçın kolay geçmeyeceğini göstermeye başladı. Golde kaleci Hakan'ın hatasının büyük olduğunu hatırlatalım. Elbette o hataya İbrahim Üzülmez ve Gökhan Zan adeta destek verdiler.
İki kulvarda zirveye Beşiktaş yediği golden sonra futbol oynamaya başladı. Hatta zaman zaman göze hoş gelen estetik futbol vardı. Bu futbolun güzelleşmesinde başta Holosko'nun etkili deparları, Yusuf'un bunu sol taraftan tekrarlaması ve Delgado'nun da ilk kez oynama iştahında olmasının rolü vardı. Maçın genel gidişatı, 81. dakikaya kadar Beşiktaş'ın final biletini cebine koyduğu şeklindeydi. Ancak uzatmalarla birlikte son 12 dakika siyah-beyazlılar için sıkıntılı geçti. Meye'nin mutlak bir golü kaçırması, ardından Ömer'in Ankaraspor'u öne geçirmesi tribünlerde "Maç uzatmaya mı gidiyor" korkusunu yaşatır oldu. Beşiktaş'ta Uğur İnceman'ın oyuna girdiği 66. dakikadan sonra ne oynadığın anlayabilmiş değilim. Tello sonradan girdi ama ne oynadığını anlatmaya gerek yok. En azından top onun ayağında güzelleşiyor. Şöyle ya da böyle, Beşiktaş, hem kupada finalist hem de ligin en ciddi şampiyonluk adaylarından birisi. Yani iki kulvarda hedefin kapısına gelmiş. İkisinde de kapıyı açarsa, 2009 yılı Beşiktaş'ın olacak.