Bu gece sadece bizim değil dünyanın da gözü Madrid'de olacak. Yapılan anketler, gecenin en heyecanlı maçının tartışmasız İspanya-Türkiye karşılaşması olduğunu gösteriyor. Bu bir bakıma geçen yıl oynanmayan Avrupa şampiyonası finalinin oynanmışı olacak. Onlar Avrupa şampiyonu. Biz ise Avrupa üçüncüsüyüz. İspanya Milli Takımı şu anda dünyanın bir numarası. Sıralamada biz de 11.'lik gibi küçümsenmeyecek bir yerde bulunuyoruz. Peki ne olur? Biliyorsunuz bu iki ayaklı bir sınav. Altı puan? Bence mümkün görünmüyor. Dört puan? Mükemmel olur. Üç puan? Öp başına koy. Bir puan? Kötünün iyisi. Bugünden çarşambaya lider de olabiliriz, ikincilikten düşüp dördüncülüğe de inebiliriz. Yani böylesine kaygan bir yola çıkıyoruz. Kadromuz belli. Kalede Volkan olacak. Geri dörtlü Gökhan Gönül, Emre Aşık, İbrahim Üzülmez ve Hakan Balta'dan oluşacak. Orta alanda Aurelio, Emre ve Tuncay olacak. Kenarlarda ise Tuncay ve Arda'yı göreceğiz. İleride de Nihat ile Semih görev yapacak.
Sıradan bir takım değiliz İspanya; çok sabırlı ve sonuna kadar oyundan düşmeyen, inanılmaz bir takım. Pas trafikleri mükemmel. Onları bu paslaşma gösterisinde izlerken bile zevk alıyorsunuz. Orta sahalarında İniesta'nın olmayışı elbette bizim için çok büyük bir şans. Fabregas'ın oynamayacak olması da bir başka artımız. Elbette bu gece ve çarşamba günü forma giyemeyecek olan Puyol'un yokluğu bir başka avantajımız sayılabilir. Ancak herhangi birisi yoksa İspanya'da öyle alternatifler var ki olmayanla eşdeğer gibi. Madrid bir futbol kenti. Hatta dünyanın bu yönden en karizmatik başkenti denebilir. Bernabeu Stadı, yeryüzünde ismi en çok bilinen bir futbol arenası. Böyle bir şehirde ve böyle bir statta keşke eksikleri olmayan bir Türkiye olarak İspanya'nın karşısına çıksaydık. O zaman biraz daha iddialı konuşabilirdik. Şansımızın zayıf olduğunu biliyoruz. Ne var ki iki maçta sıfır çekecek kadar sıradan bir takım değiliz. Onların da bizden korktukları kesin. Bu gece gerçekten çok uzun olacak.