Mustafa Denizli'nin adamlığına tek laf etmem, teknik adamlığına da toz koldurmam. Ancak puan olarak harikalar yaratmaya başladığı son 12 haftada taktik ve ilk 11 tercihlerinde, inanılmaz falsolar yapıyor. Onda, kendisine ve takımına müthiş bir güven duygusu var. Kaybedeceğine hiç inanmıyor. Ne var ki, kaysetmese bile beraberliğin yenilgi ile eşdeğer olduğunu fark edemiyor. Kafasında "İlk yarı ne kadar kötü giderse gitsin, ikinci yarı kazanırım" diye bir düşünce hakim. Böyle olunca, Beşiktaş birçok maçın ilk 45 dakikasını çöp sepetine atıyor. Bunun, kumar oynamaktan farkı olamaz! Örnek mi istiyorsunuz... Son Bursaspor maçıyla başlayalım. İlk yarıyı şöyle bir anımsayın; Beşiktaş'ın birkaç enstantane pozisyonu dışında oynadığı futbol sıfır... Buna karşın, Bursa'nın ikisi direkten dönen, biri kıl payı kaçan; üç net pozisyonu var. Bunlardan biri gol olsa, Beşiktaş'ın beraberlikten öteye geçemeyeceği bir gerçekti. Çünkü devre sonuna doğru İbrahim Toraman da yoktu artık. 10 kişiyle daha iyi oynamak, üç net gol fırsatı yakalamak gibi artılar vardı ama sonuçta gol de gelmedi, liderlik de! Beşiktaş şampiyonluğu kaçırırsa, en büyük sebebi bu maç olacak. Örneklere devam... Golsüz biten Konya maçının ilk yarısı, boş geçmişti. İkinci yarıda Bobo'nun kaçırdığından başka bir fırsat yoktu... 1-1'lik Trabzonspor maçının ilk yarısında Beşiktaş geriye düşmüştü. İkinci yarıdaki süper futbol, ancak beraberliği kurtarmıştı.. G.Antep'teki maçın ikinci yarısında üç gol vardı. İlk yarı, şut yoktu! 2-1'lik Belediye maçında, rakip ilk yarı üç net gol kaçırmıştı. Tüm goller son 5 dakikaya sıkışmıştı! 3-0'lık G.Birliği maçındaki gollerin tamamı ikinci yarıda geldi! Peki bu iki ayrı Beşiktaş'ın sebebi ne? Bunun sebepleri aşağıdaki yazıda...