Bir teknik direktör başında bulunduğu kadronun ve Daniel Güiza'nın bu sistemle başarılı olamayacağını aylarca nasıl göremez aklım almıyor. Sezon başından beri deli danalar gibi koşturduğu Okçu'yu bal yapamayan arıya çevirdi. Türkiye'nin en kaliteli kadrolarından birini ruhsuz, kişiliksiz, uyumsuz hale getirdi sisteminde ısrar ederek. Yıllarca içerde dışarıda her takımın korkulu rüyası olmuş Fenerbahçe'yi kimsenin korkmadığı, deplasmanda çalıya sığınan kuş örneği sinen bir takıma dönüştürdü. En kötüsü sinirli, istikrarsız, dirençsiz, uyumsuz, özgüven duygusundan yoksun ve başı sakatlıktan kurtulmayan bir kadroya çevirerek Fenerbahçe'yi öğüten değirmen oldu Dede. Tanrı aşkına Aragones'siz olmak koşuluyla sezona PAF takımı ile başlasa sarı-lacivertliler puan, skor ve futbol olarak bugünkü kadar vahim bir görüntü çıkar mıydı karşımıza?
Bu kadro yeterlidir Tabii dün akşam Sivas'ta ideal kadrosundan 8 eksikle kupa yarı finaline çıkınca sezon boyunca görmekten bıktığımız fotoğrafla bir kere daha baş başa kaldık maçın genelinde. Neyse ki ilk karşılaşmadaki 3-1'lik avantaj kadro derinliğinden yoksun ve daha ziyade lig şampiyonluğuna odaklanmış bir Sivasspor vardı da karşısında sezon adına elde kalan tek umudunu sürdürmeye devam etti sarı-lacivertliler. Şüphesiz Aragones'in yarattığı her türlü erezyona rağmen yadsınmayacak bir tecrübe, kalite ve kapasitesi var sarı-lacivertlilerin. Çok kişi diyebilir ki "8 kişi eksik bir kadro yarı finalden yüzünün akıyla çıkıyorsa daha ne istiyorsun?" Bu soruya vereceğim tek cevap şudur: Mustafa Denizli, bir Avrupa maçında daha reşit olmamış Bülent Korkmaz'ı, keza Feldkamp Frankfurt'ta 16 yaşındaki Okan Buruk'u sahaya sürerek sakatlığın bir sorun olmadığını, kadro yetersizliğinin bir şekilde aşılabileceğini göstermişlerdir. Dolayısıyla dünya kulübü olmayı kafasına koymuş Fenerbahçe gibi takımlar için sakatlık, ceza söz konusu olamaz kadro adına. Yani sorun futbolcular ve kadro değil, kenar yönetiminde.