Sırf Parreira için oynadığım çok maç var" demişti Kemalettin Şentürk. Keza yedek kaldığı dönemde bile "Demek ki eksiğim var, çünkü Parreira as yedek ayrımı gözetmez. Hiçbir futbolcusuna haksızlık yapmaz" diyebilmişti Aykut Kocaman. İşte futbolcunun hocasının bilgisine, adaletine inanması ve güvenmesi bu kadar önemlidir. Bence Fenerbahçe'nin Aragones'le yaşadığı düş kırıklığının nedenleri biraz da bu gerçekte gizlidir. Bir kere futbolcusunun özgüvenine elindeki kadronun da takım ruhuna kavuşmasına sekte vuran tavırlarla dolu Aragones'in uygulamaları. Mesala Deniz'i Şampiyonlar Ligi kadrosuna dahil etmedi. Selçuk ve Deniz dururken Maldonado ve Josico'yu ön plana çıkardı. Kadrosunun özelliklerini, Fenerbahçe'nin hedef ve vizyonunu kavramaktan uzak bir profil ortaya koydu İspanyol teknik direktör. Söz gelimi aylarca yok saydığı, ilk 18'e bile almadığı futbolcuları çok kritik maçlarda sahaya sürdü.
Gamsızlığı kızdırıyor Başarısızlığın faturasını genelde kadronun kalitesine çıkardı. Haydi hepsi bir yana ama üç dört aydır forma yüzü görmemiş Gürhan'ı, Bursaspor gibi bir deplasmanda sahaya sürmek nasıl bir öngörüdür? Hem de haftalardır oyunun iki yönünü de beceren, profesyonelliğin sembolü olmuş Deniz gibi bir futbolcuyu 90 dakika kenarda oturtarak bunu yapıyorsa bir teknik adam futbolcuların güven duygusu zedelenmez mi? Sadece mesleğe yeni başlamış teknik direktörler değil futbolla uzaktan yakından ilgilenen herkes bile en iyi antrenmanın maç olduğunu biliyordur herhalde. Ama bu gerçeğe rağmen aylardır tek maç oynamayan Gürhan'a kurtarıcı rolü biçti Bursa'da Aragones! Fenerbahçe'nin Aragones ile hedeflerine ulaşacağına inanmıyorum. Zaten İspanyol hocanın da böyle bir kaygısı yok. Aksi olsa bu kadar yoğun hatanın altına imzasını attığı halde bu denli gamsız davranmaz. G.Saray-Eskişehirspor maçını çıplak gözle izlerdi. Çünkü birer hafta arayla oynayacağı iki önemli rakiptir bunlar. Aklın yolu birdir. Zorla güzellik olmaz. Yanlışta ısrarla istikrar ve başarı yakalanamaz.