Geç açılan Arap atı gibi... Adrenalin ve stresin yükleme yaptığı haftaların 26'ncısında Beşiktaş hırslı, mücadeleci, disiplinli, dengeli futboldan örnekler sundu. Organize oyun, hatasız paslar, ver-kaçlar, adam eksiltmeler, düşmeyen tempo Kayserispor karşısında soluklar tutularak izlendi. Düşünebiliyor musunuz; tek golü atan Yusuf'a harika asist yapan Serdar Özkan bile alkışlandı! İyi futbolun tek golle noktalanmasının nedeni özellikle Bobo'nun son vuruşlardaki beceriksizliğiydi. Saha içinde gol sıkıntısı çeken Beşiktaş, saha dışında Mustafa Denizli ile Nobre'ye yeni sözleşme imzalatamamanın sıkıntısını yaşıyor. Şu bir gerçek ki Denizli ile 180 derece değişen Beşiktaş'ın futbolu, 90 dakikaya yayılmasa da keyif veren, sonuç alıcı olmaya başladı. Denizli'nin takıma kazandırdığı motivasyon ve fizik güçle Beşiktaş çok koşan, basan takım oldu. Kurt hoca, sempatik yaklaşımları ve her futbolcuya oynama şansı tanıyarak, küslüğe fırsat vermiyor.
Beşiktaş aşkı başkadır Mustafa Denizli'nin gelişine önce bir kısım taraftar ve yönetici soğuktu. "Ben doğuştan Beşiktaşlıyım" sözleri ve peş peşe gelen başarılar, soğuk havayı ısıttı. Ancak bu ısınmaya karşın Denizli'nin, yeni sözleşmesinin hemen ve 3-5 yıllık yapılmasına bugüne dek "Olur" dememesine neden olarak vurguladığı 'prensipleri' camiada biraz da endişeyle şöyle tepkileniyor. "Doğuştan başlayan Beşiktaş aşkı, prensip tanımaz!" Denizli, yeni imzayı 'prensibinden' geciktiriyor. Nobre'nin derdi ise aynı kayığa bindiği (!) menajeri Figer gibi para! Nobre'nin para konusu üç aşağı, beş yukarı çözülür. Ki Nobre gibi santrforun alacağı milyonlar, anasının ak sütü gibi helal olsun. Ama şu menajerlere verilen paralar neyin nesi? Hele sözleşme uzatmaya ne gerekçeyle hak talep edebiliyor? Uyanık Figer avanta peşinde!