Ufak-tefek yanlışları olsa da Mustafa Denizli ile Beşiktaş, övgüyle konuşulacak oyun ve puantajda büyük aşama gösterdi. Bu aşamanın en büyük kanıtı; ilk yarının bitiminde liderin 8 puan gerisinde iken şu anki farkın '1'e inmiş olması. Mustafa Denizli'nin, ilk günlerindeki 'arayışları' gerekçesiyle taşları bir türlü yerine oturtamaması sonucu yaşanan geriye düşüş, üstündeki rakiplerinin de seri puan kayıplarıyla durdu ve siyah-beyazlılar, giderek şampiyonluğun en güçlü iki takımından biri oldu. Mustafa Denizli'nin özellikle Galatasaray ve Fenerbahçe'de olmayan avantajı, futbolcularda takımın form ve huzurunu bozacak vıdıvıdıların olmaması! Oynamayan futbolcu, oynayanı kıskanmıyor, geleceğine inandığı görev sırasını yararlı olma hırsıyla 'hazır' olarak bekliyor. 'Mutlu aile' ve 'kolej' havasının estiği takımda mücadele, hırs ve gol yenmesine karşın gösterilen kazanma kararlılığı üst düzeydeydi. Umutları güçlendiren bu havada Yusuf'un, hücum organizasyonlarındaki katkısı Nobre, Bobo, Tello ile Holosko'nun verimini artırıyor.
İnönü avantajı var Sakatlık sendromundan tam anlamıyla kurtulamamış Delgado'nun tersine Yusuf, 'takımın beyni' olma özellik ve özgüvene sahip. Üst düzeyde deneyimli Yusuf'ta dikkat çeken yön; takımın oyun temposunu ağırlaştıran toptan ayrılma yavaşlığından kurtulmuş görünmesi. Bu gelişme, hücumda çabuk çoğalmaya yardımcı oluyor. 'Hücum futbolu'nda en etkili takım olan Beşiktaş, deplasmanda Galatasaray, sahasında da Trabzonspor'la oynamanın zorluğunu yaşayacak Sivasspor'un aksine 5 deplasman maçının hiçbirini şampiyon adaylarıyla yapmayacak olmasının rahatlığını yaşayacak! Fenerbahçe ve Galatasaray'la İnönü'de karşılaşacak olması da artı avantajı. Bu büyük bir fırsat. Fikstür rüzgârının da desteğiyle kanat çırpan Kartal'ı, ya kendi enayiliği ya da muzur bir 'gizli el' yolundan çevirebilir!