Bu ligin kaderi alnında yazmıyor, alın terinde yazıyor. O yüzden koşan kazanacaktır. Koşmayanların namı yürüyormuş! Yürüsün bakalım!
***
Yürüyenleri, Bursa'da, Gaziantep'te ve Ali Sami Yen'de gördük. Onlarınki ekip çalışmasıydı. "Biz bu davadan çekilmek istiyoruz" sinyalleriyle birlikte.
***
Görünen o ki, Fenerbahçe'yi yenmek sevaptır. Sezon başından beri, aynı günahların çemberinde dans eden bir takımın, içindeki yanlışlarından kurtulması için, bir çift göze ihtiyaç var. İç kanamayı tedavi edecek, yöneticilere. Bursaspor maçından sonra, hakem için sızlanmak da, suçlular için icat edilmiş en ucuz reçetedir. Fenerbahçe'yi Bursa'da yerle bir eden hakem değil, futbolcuların ta kendisiydi. Fenerbahçeli futbolcuların en sevilen yanı da bu zaten: Ruhsuzluk!
***
Zamanında yapılmayan müdahaleler, çok daha ağır bedeller ödetir. Aragones gönderilseydi, sadece onu kaybederlerdi. Kaldı, Fenerbahçe'nin bir sezonu ve belki de geleceği gitti. O yüzden Fenerbahçe takımı, gelecek sezon için "yeni padişahlık modeli" geliştireceğine... Kendisine yakışacak gerçeklerin peşine takılsın. Alt yapının mesela! Gençlere zerre kadar güven duymayan muhteşem ikiliye gelince... Siz Fenerbahçe müsrifisiniz Sayın Aziz Yıldırım. Aragones de sevimsizlik biriktiren bir kumbara. Bozdurup bozdurup harcayın. Transferde trilyonlar harcamaktan daha anlamlı olur.
***
Gücünü zamana en iyi biçimde yayan takım Beşiktaş. Sivas'ta liderlik teftişi yaptılar. Bir adım geriden gelmekle, koltuğu ele geçirmek arasındaki planlarını da, yakında gerçekleştireceklerdir. En çok koşan onlar. Takım oyununu en anlamlı biçimde sahaya yayan da onlar. Üzerlerine yapıştırılan, "Üst kattakilerin hiçbirini yenemedi" yakıştırmasının da bir hükmü yok. Bu takım 2009 yılında hiç yenilmedi. Rakipleriyle kendi sahasında karşılaşacak olmaları ve aradaki puan farkı, tek şeyi özetliyor. "Bir Kartal asla manzaraya havalanmaz!"
***
Sivasspor, ligi nasıl bitirirse bitirsin, özel bir takım olarak alkışlanmayı hak ediyor. Trabzonspor'u Gaziantep karşısında izledikten sonra, bir karara vardım. "Bu takım, kaybetmek için kazanmış puanlarını."
***
Hamburg'tan sonra, Eskişehirspor da Galatasaray'ın başkentini zapt etti. Benim merak ettiğim, Lincoln gibileri, neden hem sahada, hem saha dışında ihanet eder formasına? Ve koca Galatasaray takımı, Lincoln'ün yokluğunda, neden varlığını ispat edemez?
***
Bu ülkede futbol ahlakının hiçbir değeri yoktur. Şahsi hesapları ödeten kibirli krallar hal ve gidişi de, alın terini de reddeder. Türk futbolunun önündeki en tehlikeli zehir ve ilham periliği de bu seçimlerdir. Fenerbahçeli Kazım ve Galatasaraylı Emre Aşık'ın Milli Takım'a alınması, futbol ahlakının ve alın terinin dışarı alınmasıdır. İspanya karşısındaki hiçbir sonuç, bu düşüncemi değiştiremez.