Yıllardır kukumav kuşu gibi düşünür ve tartışır dururuz. Hakemlerin yaptıkları hata mıdır, yanlış mıdır? Ben kötü niyetli (!) olanlardanım, birçok hatada "yanlış" ararım. Bazı arkadaşlar tam tersini yapar; her yanlışı hata sınıfına sokmaya çalışırlar. Peki biz böyleyken sokaktaki adam ne yapacak, kime inanacak? Bunu kimse bilemez ama belki bazı emekli hakemlerin durumu sokaktaki adam için de bir anlam ifade edebilir. Bu satırları karalama sebebim de budur zaten. Bakın bu ülkede birçok meslek grubu var... Doktorlar, gazeteciler, mühendisler, işçiler, köylüler, muhtarlar, müteahhitler v.s... Peki siz bu meslek gruplarının hiçbirinde, bizim hakem camiasındaki çekişmelerin yaşandığına şahit oldunuz mu? Mesela mühendisliği bıraktıktan sonra eski mühendisleri eleştirmeyi iş edinen birini tanıdınız mı? Hayır!.. Tanıyamazsınız!.. Çünkü yok!.. Ama hakemler de var... Bu arkadaşlar düdüğü bırakınca MHK başkanı olmak (Maalesef sadece bir tane MHK var keşke 300 tane falan olsa o zaman belki tüm eski hakemleri mutlu edebilirdik), hakem derneği başkanı olmak, hiç değilse gözlemcilik yapmak, o da olmazsa medyada köşe kapmak için inanılmaz bir savaş verirler. Sanki hepsi koltuk kapmaya programlanmış... Onda var bende niye yok... Falanca nerelere geldi ben neredeyim... Bu tür kıskançlık nöbetleri bu arkadaşların yaşam felsefelerinin temel taşıdır bir anlamda. O nedenle bunlardan bazılarının, ekranda ya da gazetede yer kapınca, diğer hedeflere ulaşmak için bazı isimlere sürekli salladıklarını, bazı isimleri ise sürekli yücelttiklerini görürüz. Üstelik iyice gemi azıya almış şekilde yaparlar bunu. Rakip olarak gördükleri eski meslektaşlarına acımasızca saldırırlar. Kelimelere sığmayan, inanılmaz bir savaş var hakem camiası içinde. Her gün, her saat, her dakika, her saniye, her an... Peki hakemliği bıraktıkları zaman kişisel hırslarının peşine böylesine acımasızca düşen bu kişiler, düdük çalarken bu hırslarını nasıl dizginliyorlardı acaba? Şimdilerde şan ve şöhretin esiri olduğunu net şekilde gördüğümüz bazı arkadaşlar, hakemlik yaparken bu duygularını tatile mi göndermişlerdi? Yani... Şöyle mi düşüneceğiz... Bu arkadaşlar maç yönetirken, hırstan, şan, şöhret merakından uzak birer melektiler ama hakemliği bırakınca mı bozuldular? Bilemiyorum. Ama bildiğim bir şey var. İnsan yedisinde neyse yetmişinde de odur. Bu nedenle bazı eski hakemlerin halini görünce, futbol tarihimizde yaşanan birçok olaya daha bir şüpheyle bakıyorum. Daha kötüsü hakemlere güvenim de her geçen gün azalıyor.