1326'da Orhan bey Bursa'yı Bizanslılardan aldı. 1896'da ilk modern Olimpiyat Oyunları Atina'da başladı... 1917'de ABD Almanya'ya savaş ilan etti ve müttefiklere katıldı... 1953'te Genç Milli Futbol Takımımız dünya üçüncüsü oldu... 1973'te Fahri Korutürk Türkiye'nin 6. Cumhurbaşkanı seçildi. 1979'da Atletimiz Veli Ballı uluslararası maratonda birinci oldu... 1980'de görev süresi sona eren Korutürk Çankaya Köşkü'nden ayrıldı... (Demek ki bu tarihte ayrılıklar olabiliyor!!!) Bundan önce 6 Nisan tarihinde yaşanan önemli olayların başlıcaları böyle... Bu yılın 6 Nisan'ı yıllar sonra tarihe nasıl not düşülecek bunu şimdiden bilmek mümkün değil ama ise Beşiktaş tarihi açısından önemli olacağı kesin! Mustafa Denizli 6 Nisan Pazartesi günü, yani 26. hafta maçları oynandıktan sonra, muhtemelen şampiyonluğu neden kaybettiklerini açıklayacak.
Şampiyonluk gitti! Diyecek ki inandık, çalıştık, çabaladık ama doğal olarak kendi kurduğumuz takımla mücadele etmiyorduk. Eksikleri devre arasında giderebildiğimiz kadar giderdik. Bu şartlarda bu da başarıdır... Şampiyonluk kaçarsa üç aşağı beş yukarı söyleyecekleri bunlar. Peki bu şampiyonluk kaçar mı ve kaçarsa neden kaçar şimdi gelelim oraya. Bence bu şampiyonluk gitti! Rakipleri bu kadar tökezlerken, Trabzon'un en kötü halini yakalamışken Beşiktaş kazanamıyorsa bu iş bitmiştir... Evet bu şampiyonluk kaçacak ve bana göre en büyük sorumlusu Mustafa hoca olacak. Peki neden? Birçok sebebi var... Öncelikle, tıpkı Del Bosque, Çalımbay, Tigana ve Ertuğrul Sağlam gibi her hafta değişik bir onbir sahaya sürdüğü için sorumludur Denizli... Futbola ihanet edip tek santrforda inat ettiği için... Serdar Kurtuluş, Serdar Özkan, Cisse gibi sıradan oyuncuları yıldız zannettiği için... Bobo, Holosko ve Nobre'yi birlikte sahaya sürmeye korktuğu için.... Bilemem... 6 Nisan'da hangi açıklama, tarihe not edilecek ama Beşiktaşlılar bilsin ki kaybedilecek olan şampiyonluğun gerçek sebepleri öncelikle bunlar olacaktır. Araya bir iki de hakem hatası sıkıştı mı bir sezon daha uçtu gitti demektir. Darısı yenisinin başına! Di mi bayın başkan!? Sayın hocam!? Sayın futbolcular!? Di mi!?