Özellikle Trabzonspor-Bursaspor maçındaki son dakika katliamını izledikten sonra hakemleri düşündüm. Düşündüm de, hakemler yazdıkları senaryoları yüksek sesle okusunlar, biz de duyalım. Bakalım kim yazıyor bunları? Kaza süsü verilen cinayet romanlarını...
***
Bu sezon hiçbir hafta sonu, adil ve yürekli bir yönetim biçimine sahne olmadı. Trabzonspor'un liderliğini elinden almanın kitabı da Sivasspor maçında verilmeyen penaltıyla yazıldı. Bursaspor maçında ofsayt golle, kurallar da kitabına uyduruldu.
***
Sorun bakalım. Maçları yönetmekle yükümlü olan hakemlere, puan cetvelini yönetmek hakkını kim veriyor? Oğuz Sarvan ve Mahmut Özgener mi? Bu güvenilmez ikilinin, futbolun hayatından sökülüp atılması gerek. Yoksa futbolumuz kaosa sürüklenecek. Bunu ligin ikinci yarısında göreceksiniz. Bugün Trabzon yerine, üç büyüklerden birinin liderliği böyle gasp edilseydi, o zaman görürdünüz ülkedeki yaygarayı.
***
Antalyaspor maçında Fenerbahçe tribünlerinde bir pankart asılıydı. "Bu formanın hakkını veren asla yalnız kalmaz!" Takım sahaya çıktığında, taraftarın alkışları sadece Gökhan Gönül'e yönelikti. Fenerbahçe'de her futbolcu formasının hakkını verse, takım böyle olmazdı zaten. Ama zaman ve sevgi her şeyin üzerini örtüyor. Antalya maçının ikinci yarısında Roberto Carlos'un yaptığı bir hareket büyük alkış aldı. Dinamo Kiev karşısındaki aciz görüntülerin üzeri alkışlarla kaplandı. Gördük ki, sevgi, formasının hakkını vermeyeni de yalnız bırakmıyor! O yüzden de bu futbolcular, takımlarını Avrupa'da yaya bırakıyor.
***
Lütfen, Edu'nun Antalyaspor maçında gördüğü sarı karta dikkat edin. Lugano'nun cezalı duruma düştüğünü bildiği halde, rakibine bir girişi var ki, "Bırakın Noel'e önce gidelim" girişi... Takım rayına girerken, Konyaspor maçına defansta en önemli iki adamından yoksun çıkacak. Bu meseleden çıkan sonuç.. Tatilin hakkını veren de, yalnız kalmaz! Lugano-Edu el ele Noel'e...
***
Galatasaray'da Lincoln başyapıt. Sıkışık trafikte arkadaşlarına yaya geçidi açıyor. Sonrasında öyle bir kapı açıyor ki, arkadaşlarına da vurmak kalıyor. Lincoln'ün olmadığı zaman dilimlerinde Arda sahneye çıkardı ama Arda'nın "hüzünlü" bir hali var. Ondaki cesur girişimcilik azaldı. Sahada kırık dal gibi duruyor, gören yok. Genç futbolcuların ruhuna seslenecek yöneticilik, bu ülke topraklarında icat edilmedi mi henüz?
***
Ankaragücü karşısındaki Beşiktaş, Mustafa Denizli'nin bozup tamir ettiği Beşiktaş'tı... Çok daha farklı kazanabilirdi. Bu takımın yolunu keserse Mustafa Denizli keser zaten. Ligin en özel iki takımı Sivasspor ve Ankaraspor! Onlar şampiyonluğa inansalar ve gerçekten isteseler, neler yaparlar neler.
***
Haftanın en zavallı görüntüleri, Bursa tribünlerindeydi. Bursaspor golü yiyince, "Yönetim istifa" sesleri yükseldi. Ofsayt golden sonra da, Bursalı yöneticiler haykırmalıydı... "Taraftar istifa!" diye... Ama ne acıdır ki, bizim ülkemizde kulüpleri ya taraftarlar yönetir. Ya da padişahlar!