Galatasaray, İstanbul havası gibi. Ne zaman kar yağacağı ne zaman güneş açacağı belli değil. Bu belirsizlik ve dengesizlik takım hakkında kesin yargılar ortaya koymamıza engel oluyor. Ama bin nokta var ki artık açık seçik belli oldu. Sezon başından beri Ayhan'ın tek başına ve tüm iyi niyetiyle götürdüğü orta saha mücadelesi istenilen katkıyı yapmaktan uzaktı. Bir stoper olarak Meira'nın Ayhan'a eşlik etmesini istemek kâğıt üzerinde doğru ama uygulamada yanlıştı. Son iki maçta özellikle Lincoln'ün ortaya çıkmasındaki en büyük etken bu alandaki rahatsızlığın çözülmüş olmasıydı. Mehmet Topal ve Barış'ın göbeği parsellemeleri, enerjik ve tempolu oyunları, hem defansif kesicilik hem ofansif katkılarıyla birleşince sezon başından beri sorun olan orta saha eksikliği giderilmiş oldu. Böylece hem defansın üstüne düşen yük azaldı hem de hücumcular daha az koşup diri kalma şansı elde ettiler.
Baros yalnız kalıyor Tabi Ayhan'a haksızlık etmek istemiyorum, orta sahada bu üçlüden ikisinin sağlam olarak yer aldığı müddetçe Galatasaray daha yüksek tempolu bir oyun oynar. Az pozisyon verip çok pozisyon üretme potansiyeli elde eder. Gerçi Hertha Berlin maçı aldatmamalı... Sarı-kırmızılı takım iyi oynamasına rağmen hâlâ 18 içine girmekte zorlanıyor. Baros yalnızları oynuyor ve yapısı gereği nokta santrafor asla değil. Kendisine atılan topları alıp dönmekte zorlanıyor. Skibbe orta saha sorunu çözüldüğüne göre şimdi Baros'u yalnızlıktan kurtarmalı ve yüzü kaleye dönük oynamasına zemin üretmeli. Önerdiğimiz yolun ilacı iki forvetle oynamaktan geçer. Baros'un yanına Ümit Karan sakat olduğuna göre Nonda'yı koymakta fayda var. Böylece hem ileri atılan toplarda risk karşı bölgede kalır hem de daha çok hücum yapma şansı doğar. Ankaragücü maçını bir de bu açıdan izlemenizi öneririm.