Almanya kar altına inim inim inlerken Herta Berlin takımı da Galatasaray karşısında aynı kaderi paylaştı. Dondurucu soğuk altında sahaya çıktılar ama sarıkırmızılı takımın enerjisi hem stadı, hem rakibi hem de kendini ısıtmaya yetti de arttı bile. İlk yarıdaki o ne tempoydu öyle. O ne hız... O ne pres... Hertha takımı için mutlak puan alınması gereken bir maç olmasına rağmen sahaya hırsı ve aklıyla çıkan ve her alanına el koyan takım Galatasaray'dı. Gerçi ceza sahası içinde etkinlik konusunda yine sıkıntı yaşandı ama isabetli şut yüzdesinin yüksekliği, gerçekten seyir zevkini artırdı. Barış ve Mehmet Topal'ın birlikte orta sahada rol almaları pres gücünü yükseltti. Onların muhteşem mücadeleleri misafir takımın usta ayaklarının daha rahat icraat sağlamaları için zemin hazırladı. Sezon başından beri tek başına Ayhan'ın sırtına binen yük, stoper Meira'dan orta saha üretme garabetini kaldırdığı için takım çok uzun zamandır ilk kez birbirini tamamlayan oyunculardan kurulu bir 11'le sahada yer aldı. z
Vurdumduymaz oldular! İlk yarının golsüz kapanması, Berlin takımı adına sevindirici bir skor olarak tarihe geçti. Alman takımı ikinci yarıya can havliyle başladı, on dakikalık saldırının ardından gelen penaltı golü tüm dengeleri değiştirdi. Galatasaray en azından turu cebine koymanın rahatlığıyla oynarken Hertha sadece seyretti. Lincoln son haftalarda üstüne koyarak giden futboluna, yine birkaç tuğla daha ekledi. Brezilyalı zaten böyle oynasın diye o kadar parayı alıyor. Şimdiye kadar bize niye mahrum ettiğinin cevabını bir gün mutlaka vermeli. Galatasaray için tek eleştirilecek yön rakibin savunma gardı düşmüşken laubalilikle topu gerektiği gibi kullanmamasıydı. Bu vurdumduymazlık, gol tehlikeleri olarak geri geldi. Sonuçta Galatasaray hak ederek UEFA ligi için önemli bir avantajla geri dönüyor.