Beşiktaş-Fenerbahçe derbileri aslında her zaman sürprize açıktır. Dün akşam yine çoğunluğun yorumuna göre Beşiktaş'ın kazanma olasılığı daha yüksekti ama bu gerçekleşmedi. Hem Mustafa Denizli'nin hem de Beşiktaşlı birçok futbolcunun Şükrü Saracoğlu Stadı'na ve Fenerbahçe'nin oyun sistemine hakim olması da onlar için avantajdı. İlk yarıda, yani maçın 11'e 11 oynandığı bölümde dengeler eşit gibi görünüyordu. Zaten goller de bu bölümde geldi. Beşiktaş, 10 kişi kaldıktan sonra Fenerbahçe'nin geri çekilmesiyle istediği oyun sistemine de kavuştu. Cisse Fenerbahçe'de mi oynuyordu yoksa Beşiktaş'ta mı hâlâ anlayamadım. Çünkü o oyundan atıldıktan sonra 10 kişi kalmış gibi oynayan taraf Fenerbahçe'ydi. Bu maçı galip bitirdiyse bir kaza kurşununa kurban gitmemiş olmasındandır. Alex ve Deivid'in oyuna hiç katılmaması nedeniyle zaten eksik oynayan Fenerbahçe, Alex oyundan çıktıktan sonra yerine giren Josico da aynı şekilde savunma yapınca hücuma rahat çıkamadı. Dün akşam alınan galibiyet lig için büyük bir avantaj olabilir. Ama oynanan futbol Fenerbahçe'ye gelecekte hiçbir şey katmaz. Bazen kazanabilirsiniz ama yenemezsiniz. Yani, dün maçı Fenerbahçe kazanmasına rağmen yenen taraf Beşiktaş'tı.
Bu nasıl bir futbol! Biliyorum ki Aragones EURO 2008'de İspanya'ya Avrupa şampiyonluğu getirdi fakat Fenerbahçe'ye oynattığı futbol nasıl bir futboldur anlamak mümkün değil. İspanyol hoca, neyi hedeflediği hiç belli olmayan anlayışı ile Fenerbahçe'deki görevini devre arasında sonlandırmalıdır. Çünkü Fenerbahçe'nin böyle futbol anlayışı olan bir antrenörle yola devam etmesi mümkün değildir. 10 kişi kalan rakibe en az 10 gol atabilecek yapıda iken maçı 2-1'e bağlamaya çalışmak ancak amatörce bir anlayıştır. Oyuncu değişikliğindeki seçimleri asla kazanmaya yönelik değildi. Fenerbahçe taraftarı böyle ite kaka kazanılan maçlar istemiyor. Hatırlayın ki bu statta iki sene önce berabere kalan Beşiktaşlılar Fenerbahçe'yi ayakta alkışlamışlardı. Bu kez ise oynanan futbola bir tek alkış yoktu.