Fenerbahçe, Şampiyonlar Ligi'nde kendi sahasında yenilmezlik serisine Arsenal karşılaşmasında son noktayı koydu. 15 maçtır kaybetmeyen Fenerbahçe dün gece kendinden genç, kendinden hızlı, kendinden emin bir takıma tarihi bir farka uğramadan mağlup oldu. Aslında bu mücadeleyi izlerken Fenerbahçe'nin bütün hatalarının ne olduğu gözle görülür bir şekilde ortaya çıktı. Ligdeki kötü gidişine Şampiyonlar Ligi'ni de ekledi. Dün gece gördük ki ısrarla bu takımda oynamaz dediğimiz Selçuk, Maldonado gibi futbolcular belki de takımın diğer futbolcuları ile aynı hırs ve şevkle sahaya çıkmışlardı. Ama bir gerçek vardı ki Fenerbahçe'nin futbolcuları olmadıklarını için ne hırs ne de şevk onları başarıya taşıyamadı. Genel olarak baktığımızda Fenerbahçe'nin bu sezon oynadığı en iyi maçtı. Fakat Güiza gibi futbolcuya defansın arkasına top atmanız gerekiyorsa bu sadece Alex'in yeteneğine kalmamalı. Maalesef ki Fenerbahçe'de bunu yapabilecek ikinci bir ismin olmaması en büyük eksik.
Tek teselli hırslı oyun Güiza bir röportajında burada 4 yıl kalmayacağını söylemiş. Bence doğru, Güiza'yı Arsenal'de bir düşünelim. Allah korusun herhalde dün gece bize tarihi fark atarlardı. Ama sarı-lacivertli takımda kaptırdığı topu kazanabilmek için 70 metre geri koşan Güiza nasıl olacak da ona atılan topları yakalayıp gole çevirecek? Nitekim birçok pozisyonunda kendine atılar topları ya şanssızlığından ya da yorgunluğundan durdurup gole çeviremedi. Atsaydı bir şey değişir miydi? Bence skor değişir ama fark değişmezdi. Yine de Fenerbahçe'nin istekli futbolu, en azından hırsı dün gecenin tek tesellisiydi. Bundan sonra Fenerbahçe'nin tek umudu sanırım UEFA Kupası'na katılabilmek olacak. Bu hırsına sakat futbolcular da katılırsa 'belki' diyebiliriz. Aragones'in yapması gereken takımı sağlıklı tutabilmek olmalı. Yoksa her şey hayal olur...