Maçın ilk yarısı sanki bir korku filmi gibiydi. Arsenal zaten iyi pas yapan bir takım. Fenerbahçe de topa sahip olmayı fazla beceremeyince mahkum bir oyun oynamak zorunda kaldı. Alex'in yokluğu belki top kullanma anlamında Fenerbahçe için problem oldu. Diğer yandan takımın direnci artmış oldu. Burada sorun Alex'in oynamasında değil, Alex-Güiza-Semih üçlüsünün beraber oynamasında. Bu üçlü birlikte sahaya çıktığı zamanlarda özellikle derbi ve Avrupa maçlarında sıkıntı yaşanmaması mümkün değil. Maldonado bu tip karşılaşmalarda iyi oynayabilecek bir futbolcu. Zaten fazla risk almayan ve kısa paslarla oyunu soğutan bir isim. Aragones'in Selçuk dururken onu çıkarması son derece garipti. Kazım-Ali Bilgin değişikliği de bir o kadar gereksizdi. Uğur-Selçuk ikilisinin orta alanda top yapamamaları, Carlos'un Arsenal gol atsın diye elinden geleni yapması Fenerbahçe'yi özellikle ilk 45 dakika ciddi sıkıntıya soktu. Burada Volkan'ın geçen sezonki Avrupa performansını hatırlatacak oyunu Fenerbahçe adına büyük bir şanstı. Lugano-Edu ikilisi de dar alanda tıpkı geçen seneki gibi başarılı bir maç çıkardılar.
Çıkarılacak dersler Sonuç olarak Fenerbahçe'nin buradan aldığı bir puan oldukça önemli. Dinamo Kiev'in Porto'ya yenilmesi gecenin Fenerbahçe adına en olumsuz haberi oldu. Kiev galibiyeti Fenerbahçe'nin UEFA şansını oldukça arttıracaktı. Dün geceden çıkarılması gereken en önemli ders 2 forvet artı Alex beraber oynadığında kendi sahasında 5 yiyen takımın deplasmandan gol yemeden dönebilmesiydi. Eğer Luis Aragones, Avrupa'da ve derbilerde Semih-Güiza ikilisinden birinden vazgeçebilirse Fener, Londra gecesinden aldığı bir puandan daha fazlasını kazanmış olur.