Yeter artık! Dün gece Kayserispor'da Bilal'i görünce aklıma şu geldi: Geçen sezon Brezilyalı teknik direktör ve futbolcular kendi dillerindeki anlamı nedeniyle Bilal isimli futbolcuyu acaba kim tutacak diye aralarında belden aşağı mizah yaparlardı. Hatırlarsınız medyaya bile yansımıştı. Halbuki bizler için de kutsal değeri olan bir isimdi. Bu maçta Bilal intikam alırcasına oyuna müthiş başladı ve İngiliz futbolcularının stilindeki uzun paslarıyla da Fenerbahçe defansını epeyce zorlardı. 31. dakikada onun benzer bir pasını Aghahowa gole çevirince Fenerbahçe, Kadıköy'de Paris yorgunu Kayseri'ye karşı mağlup duruma düştü. Devrenin son dakikalarında Aghahowa takımının ikinci golünü atınca Fenerbahçe şaşkınlıktan evinde yıkıldı. Zaten sahada da yoklardı. 45 dakika içinde üç oyuncu değiştirme hakkını kullanan Aragones'in ikinci yarıda oyuncularının sakatlanmaması için dua etmekten başka bir çaresi de kalmamıştı.
Penaltıda barut bitti Fenerbahçeli futbolcular bu yarıya birliktelik zinciri yaparak başladılar. Uğur'un düşürülmesiyle kazanılan penaltıyı zar zor bir vuruşla Roberto Carlos gole çevirince tribünlerin de rüzgarıyla sahada taktiği, maktiği olmayan takım elindeki bütün barutunu kullanırcasına rakibine yüklenmek istedi. Fakat Kayseri'nin etkili kontratak silahı Turgay öyle planlı bir gol attı ki kimsenin söyleyebilecek bir sözü kalmadı. Böylece futbolcuların birliktelik antları da yalan oldu. 74. dakikada Aghahowa'yı Fener defansı yine durduramayınca neredeyse adam bir maçta Türkiye gol kralı olacaktı! Fenerbahçe, Kadıköy'de şimdiye kadar hiç bu hallere düşmemişti. Sevgili başkanın "Tam kafama göre" dediği Aragones'le bu işin yürüyemeyeceğini bizler anladık ta bakalım başkan ne zaman anlayacak.