Oldu da bitti... Olacaktı, olmayacaktı, acıyacak mı, acımaz mı derken "Hadi koçum, cambaza bak, hokkabaza bak" diyerek çocuğu uyuturlar ve arkasından da "Artık erkek oldun" derler. Ermenistan'la Türkiye'de diplomatik ilişkilere başlayacak mı başlamayacak mı, Cumhurbaşkanı gidecek mi gitmeyecek mi derken ve de eski acılardan korkulurken her şey oldu da bitti maşallah... Hem de hiç acı duymadan, küçücük bir uyuşturucuyla sancısızca bu sünneti de atlattık bile! "Yumurtanın sarısı, gitti mi yarısı" bunu da sonra anlayacağız. Erivan'da üstünde "Tanı" yazan tişört giyenler bile dünya klasmanında 10. sıradaki Türk Milli Takımı'nı dün akşam sahada görünce bizler gibi onlar da tanıyamamışlardır. Futbolun halkları birleştiren köprüsünden iki takım da el ele geçme kararı almış gibi oynadıkları bir ilk yarı izledik. Bu devredeki futbolumuzla ne 2002 Avrupa Üçüncülüğü'nü ne de 2010 Afrika Dünya Şampiyonası adaylığına layık bir takım görüntüsünü maalesef sergileyemedik. Barış, dostluk, kardeşlik çok güzel de bunu sağayacak kişiler siyasiler ve diplomatlarken bu misyonu futbolcularımızın omuzlarına yüklemek eğer Tuncay o karambol golünü atamasa spor adına bir ihanet işleniyor olacaktı.
Hayal görmeyin Kimse kusurumuza bakmasın "Dünya klasmanında niye üçüncü olmayalım ki?" diye düşünenler bu klasmanın 98. ile oynadıkları futbolu mukayese ederlerse hayal gördüklerini anlayacaklardır. Sakatlar var, eksikler var, anladık da kardeşim Ermenistan karşısında da bu kadar zorlanırsak İspanya'nın önünde nasıl grup birincisi olarak çıkabileceğimizi merak ediyorum. Allah'tan Semih yine görevini yaptı da 2-0'ı bulunca biraz son çeyrekte rahatlayabildik. Fatih hocam lütfen artık duygusallığı bırakın da şu turnuvayı bundan sonra gönül huzuruyla tamamlayabilelim. Güzel oynamadığımız bir maçı şükürler olsun ki skor olarak iyi sonuçlandırmasını bildik. İnşallah bu sefer eksiklerimizden ders çıkarabiliriz de bundan sonra oynayacağımız müsabakalarda gelecek on yılın takımını kurabiliriz.