Yalnızca skor Farklı MTK maçından sonra Fenerbahçe'nin Partizan karşısındaki ilk yarı futbolu herkesi şok etti. Allah'tan Partizan'ın iki oyuncusu olimpiyatlara gitmiş, yoksa ilk 45'te perişan olacaktık. Şampiyonlar Ligi'nde oynayan hiçbir takımı küçümsememeyi herhalde herkes öğrenmiştir. "Partizan süper bir ekip değil, eski şöhreti de yok" diye düşünmek Fener'e pahalıyı mal oluyordu. İlk 15 dakikada iki kanat bekinin hatalarına kaleci Volkan'ın da katkısı eklenince, bir anda skor 2-0 oldu. Bu şaşkınlık takımın havasını da bozdu. Gökhan'ın iyi bir gününde olmaması, Lugano ve Edu'nun Diarra karşısında adeta dağılması, Roberto-Uğur ikilisinin defansı unutmaları, Alex'in verimini göstereceği yerde oynamaması, Fenerbahçe ofans hattına top taşınmasına da imkan vermedi.
Üç oyuncuya ihtiyaç var Partizan yüreğimizi ağzımıza getiren pozisyonlar buldu. "Devre böyle bitmesin" temennimizi Tanrı kabul etti ve son dakikada kazanılan penaltıyı Alex gole çevirince, yeniden futbola dönebildik. İkinci yarıya soyunma odası motivasyonu ile çıkan Fenerbahçe, artık netice beklenen golcüsü Güiza'nın golüyle oyunu 2-2 beraberliğe taşıdı. Bu gol Güiza'yı da, Fenerbahçe'yi de rahatlattı. İki maçta havaya giren Kazım, bu müsabakada sıfır çekmesine rağmen, hocası ona 55 dakika tahammül etti. O da karşılığında şımarık tripler yaparak Aragones'e karşı büyük bir saygısızlık yaptı. İspanyol hoca skoru yeterli gördüğünden, orta sahayı Emre ile takviye etti ve golcüsü Semih'i kenara aldı. Şampiyonlar Ligi'nde basit hatalar yapmayan bir kaleciye, bir ön liberoya ve hâlâ iyi bir golcüye bence süratle ihtiyaç var. Yoksa bu oyun pozisyonuyla Alex'i de kaybedeceğiz.