İlk kez ışık var Galatasaray sıkı bir başlangıç yaptı. Uzun zaman sonra sahaya oyun felsefesini yansıtan bir takım izledik. Topa sahip olan, bol pas yapan, mümkün olduğunca kanatlara inen ve golü arayacak bir takım. Kontrollü bir hücum mantığı geliştirilmişti. Her ne kadar ev sahibi Kocaeli daha ilk atağında golü bulmuş dahi olsa, sahanın mutlak hakimi deplasman takımıydı. Skibbe uzun zamandır ilk kez takımına bir futbol kişiliği kazandırmışa benziyordu. Üst üste aynı kadro ile sahaya mecburen de olsa çıkmanın nimeti miydi acaba bu? Defansı orta sahaya yakın oynatan, sahayı 40-50 metreye sıkıştıran bir mantalite başarılı bir biçimde uygulandı. Bu maç bir kez daha gösterdi ki Galatasaray önlem alan takım olamaz. Kime karşı ve nerede oynarsa oynasın, rakibe göre oynayamaz. Elbet rakiplerin önemli özelliklerine takım savunması anlamında bir önlem alabilir. Ancak kadro yapısı, pres yapmaya müsait olmayan ama topa çok iyi hükmeden oyunculardan kurulduğu için sürekli hücum üzerine kurgulanan mantık doğru. Galatasaray yenilecekse ya da puan kaybedecekse böyle oynayarak yapacak bunu. 5 stoperle sahaya çıkıp madara olarak değil. Sarı-kırmızılı takım bu sezon ilk kez oynayarak, hak ederek üç puan kazandı.
Üç maçlık istikrar Lincoln, Ayhan, Kewell ve Nonda paslaşmalarına Baros'un patlamalı deparları eşlik etti ve bu fark geldi. Avrupa maçları sonrası oynamak zor ama İstanbul takımı üç maçlık da olsa istikrarı yakalayan takımın meyvesini yedi bu maçta. Yani, şapkadan tavşan çıkarmaya, futbolu satranç gibi oynamaya gerek yok. Eldeki takımı basitçe kullanmak bile yeterli. Galatasaray gerçekten iyi bir takım, iyi oyunculara sahip. Yeter ki Skibbe bu kaliteye kenardan eşlik edebilsin. Rezervlerimiz hâlâ sürmekle birlikte Skibbe ve Davala ikilisini hakkını vermemiz lazım. Bu kez ışık verdiler. Oyunu çirkinleştirmediği için bir sporsever olarak ev sahibi takıma teşekkür ederim.