Lorant vakası Türk takımlarındaki bu yabancı hoca hayranlığını anlamıyorum. Dünya artık küçüldü, futbolu herkes seyrediyor. Futbol teknikleri gizli sır olmaktan çıktı, bugün antrenmanlarda neler yapıldığını öğrenmek isteseniz dvd'ler bulmak, google efendiden yardım almak çok kolaylaştı. Futbol bir endüstri olarak saha dışında yönetilmesi zor bir büyümeye girdi. Teknik direktörlerin, oyuncuların kendilerini yenilemesi yetmiyor, kulüpleri yönetenlerin de aynı şekilde yeni döneme uyum sağlamaları lazım. Küçük farklar yüzünden elindeki oyuncuları kaçırıp büyük paralarla aynı vasattakileri "transfer bombası" diye yutturanların da alışkanlıklarını ve futbola bakışlarını yenilemeleri şart. Hatırlarsanız F.Bahçe, Türkiye'de pek çok takım çalıştırıp dikiş tutturamayan Lorant'ı ilk kez getirmişti. Aynı yönetim Arjantin'in büyük yıldız Ortega'yı da transfer etmişti. İlk bakışta her şey iyi görünüyordu ama Alman köylüsü Lorant bir dünya yıldızına teknik adamlık yapacak kapasiteye sahip değildi. Onun yüzünden hem Ortega kaçar gibi gitti hem de bana göre Türk futbolunun ender orta alan hücumcularından birisi olan Ceyhun Eriş harcandı. Ki, o Lorant'ın kovulmasının ardından Sivas'ın başına geçen gencecik Bülent Uygun'un muazzam kariyer patlaması da orta yerde duruyor. Yani artık ne Alman futbolu 1970'lerinde, ne de biz o günlerin averaj ülkesiyiz.
Skibbe'nin sonu da aynı olur Korkarım ki yaşı genç olmasına rağmen Skibbe'nin de Galatasaray da ikinci bir Lorant vakası üretme kapasitesi bulunuyor. Bunca değerli oyuncu transfer ettikten sonra, kariyer olarak futbolcuların altında kalan bir teknik adamı sırf Alman diye takımın başına getirmek bir yöneticilik başarısı değildir. Song'u küçük maliyetler yüzünden bırakıp yüklü bonservis bedeliyle aynı değerde Meira'yı almanın da olmadığı gibi. Skibbe şu ana kadar bir oyun planı ortaya koyamadı, hücum zenginliği üretemedi. Savunma desen iki önemli stopere rağmen sürekli açık veriyor. Elindeki zengin menüyü çarçur eden acemi aşçıya benziyor. Yanılmayı çok dilerim ama Arda'ya yer açarken Kewell'ı sağa göndermenin dışında çözüm üretemeyen, kağnı hızıyla takımı hücuma çıkaran Skibbe modeli gitmez. Giderse de çok baş ağrıtır. Adnan Bey'ler "biz varız zaten yeteriz" diyorlarsa yanılırlar. Eğer Steau maçı kaybedilir ve tur kaçarsa bunun hesabını veremezler. Bırakın artık bu yabancı hayranlığını.