Yarım SOS Skor yazarlarından olmadığımız için gecenin sonundaki tabela rakamlarına bakarak "harika", "süper" yazıları döktüremeyeceğim. Kayseri maçı başlarken kadroya bakıp en azından Skibbe'nin eldeki mevcut üzerine "gölge etmediğini" gördük. Son iki yazımdan dolayı şimdiden tescilli Skibbe düşmanı sıfatını almış birisi olarak ilk yarı sonunda haksız çıkmaya hazırken, yine haklı olmanın dayanılmaz ağırlığını sırtımda hissettim. Kayserispor sahaya çift santrforla çıkıyor, İstanbullu renkdaşı tek. Tamam Chelsea'de Drogba ile tek santrfor oynuyor, az pozisyon buluyor ama az pozisyon veriyor. Bakın Skibbe'nin güya savunmayı sağlam, orta sahayı kalabalık tutan anlayışına rağmen ilk yarının hakimi Kayserispor, üçdört net pozisyonu kaçıranı da yine Orta Anadolu'nun yıldızları. Eee nerde kaldı tek santrforlu sağlam futbol mantalitesi.
Kewell'ın muhteşem dönüşü Nonda'yı arenaya gladyatörlerin arasına salıp gerisini seyretmek mi? Koca bir ilk yarı Steaua maçı için hayal kırıklığı üretti. İkinci yarı sadece Lincoln ceza sahasına daha yakınlaşınca takımın çehresi değişti. Nonda gezgin ve paylaşımcı oynayınca da markajdan kurtulup rahat oynadı. Takım ileri çıkınca Hasan Şaş'ın muhteşem yetenekleri resital sundu. Galatasaray kendisi gibi oynamaya başladı, baskı yaptı, rakibine pozisyon verdi ancak pozisyonlar yakaladı. Kewell'ın muhteşem dönüşü, Ayhan'ın standart formu, Meira'nın yerindeki performansı gecenin umut vadeden yönleriydi. Steau maçı bu yılın en kritik mücadelesi. Yapılan onca yatırımı bir anda anlamsız kılabilecek bir potansiyele sahip. Skor kimseyi aldatmamalı, ilk golü yedikten sonra açılan Kayseri faktörünün de bu sonuçta etkisi var. İlk yarıda güçlü olarak çalan SOS uyarısını ciddiye almak lazım.