Zor dostum zor Rakip zayıf.. Durum kritik... Skibbe için kader maçı... Bu turda yaşanacak bir kazayı artık kimse taşıyamayacaktı ve Alman hocaya yol görünecekti. Skibbe de durumun farkında ve sahaya riskli ama kazanacak bir takımla çıktı. Galatasaray gibi bir firma böylesi zayıf rakipler karşısında büyüklüğüne yakışır bir kadro ile sahada olmalıydı ve oldu. Tabii bu kadroyu şekillendiren sakatlık sorunlarını da hatırlatmakta yarar var ancak yine de sahaya çıkan on bire bakıyoruz sonuçta. Maça da gayet iyi başladı. Nonda eğer gününde olsaydı, kolaydan yaptığı golleri filelere yollayabilseydi maçın şekli daha başlangıçta belli olacaktı. Lincoln rakibin zayıflığından mıdır bilmiyorum en azından istekliydi. Birileri kulağını çekmiş gibiydi. Kewell'ı seyretmek gerçekten büyük keyif. Avusturalyalı her maç kalitesini ortaya koyuyor. Defans korku tüneli gibi. En basit rakip karşısında bile gol yemekten, pozisyon vermekten kurtulamıyor. Görünüşte defansa çok iş düşmedi ama Bellinzona göllerindeki acemilikler affedilir gibi değil. Ancak Türk futbolunun özelliği bu, gelen yabancılar da bize uyuyorlar ne yazık ki!.. Meira gibi bir stoperin aradan kaçırması başka türlü açıklanamaz. Böylesi zayıf bir rakip karşısında bile verilen pozisyonlar UEFA grupları için karamsarlığımızı ne yazık ki artırıyor. Baros'un araştırıcı ve hareketli futbolu sarı-kırmızılı takıma büyük katkı sağlayacağı açıkça görülüyor. Galatasaray'ın en iyi oyuncusu Ayhan'dı. Koştu, koşturdu, oyunu kurdu, takımını tam bir maestro gibi yönetti. Serkan'da kumaş var, ilk maçının heyecanına rağmen ileri çıkışları ile umut verdi. Rakip kalecinin şansı ve becerisi bu maçta büyük etken olarak karşımıza çıktı. İsviçrelilerin yarım saat on kişi oynadığı bölümde galibiyetin gelmediğini unutmamak lazım. Skibbe, Aydın ve Yaser'i oyuna alarak tüm kozlarını oynadı. Masa tenisine dönen maçta alınan galibiyet elbet güzel. Avantaj, avantajdır. Skor yeterli belki ama rakip ve eksikliği düşünülürse tek şey söylenebilir; "Bu futbol ve mücadeleyle, zor dostum zor!"