1+1=1 Götürmeyin beni kente, köyümün kızıyım ben'' diye bir şarkı vardı. Alex'e uyardı bu. "Götürmeyin beni savunma önüne, rakip ceza alanının adamıyım ben" diyordu Brezilyalı. Hafta içinde yazdığım "Semih en iyi orta saha adamı" yazısında da anlattığım buydu. Eğer ki Alex, Semih ve Güiza bir arada oynayacaksa geriden daha kolay öne çıkan Semih'i arkaya, Alex'i öne alacaktınız. Josico ve Maldonado aynı işi yapan, aynı 2 adam olarak sahada olunca yukardaki formül ortaya çıkyordu: 1+1=1. Bu durumda savunmadaki 2 adamı Can ve Yasin'den doğru düzgün top çıkaramayan Fener'de Josico ve Maldonado'da sadece geriye ve yana oynayınca, Alex'in öndeki varlığı arkadan gole dönük hamlesi olmayan Fener için daha da önemli oluyordu. Sonuçta da Kazım ve Uğur'un yetersiz destekleri Alex'i "gol alanında tek adam" olarak bırakıyordu.
Ne zaman tartıştım! Aslında Aragones "hücumculara savunma öğretme" felsefesine ihanet ediyordu 2 aynı adamı bir arada oynatmakla. Takımın ileri gidecek gücü yoktu ama ilginç olanı, geriye gelecek gücü de yoktu. Ben bu takımın kondisyon antrenmanlarını merak ediyordum. Çünkü Fener'de her oyuncu sadece karşısındaki adama basıyor, kimse yardıma gitmiyordu. "Tanıtıma yaptığı katkı önemli ama takıma ne kadar" diye eleştirdiğim için bazı taraftarların beni eleştirdiği Carlos'un tarafı, yine karın ağrıttı. 2. gol de oradan geldi, Carlos itirazlar dışında ortada görünmedi. Bu eleştiri, bu maçın eleştirisidir. Yoksa Maldonado ve Josico'nun bu tür karşılaşmalarda asla bir arada oynayamayacağını, maç 1-1 iken bile, hala 2 öne oynamayan ön liberoyu sahada tutup Burak'la Kazım'ı değiştiren, takımı öne itecek sistem değişikliklerini yapamayan, takımın kondisyonunu yeterli düzeye getiremeyen Aragones'in değil ! Hakem kararları mı? Ne zaman yazılarımda tartıştım ki!