Maç yorumlarına acıyorum Söyleyecekleri o kadar az şey olduğunu zannediyorlar ki aslında... Futbolun çok basit olduğunu sanmalarından kaynaklanan... Önce başlıyorlar "Bu maçta kanatları kullanalım" diye... Sonra, o olmayınca "Ara pasları ve savunma arkasına pas lazım" diyorlar... O da olmayınca, geriye tek yorum kalıyor: "Uzaktan şutları denemeliler." İşte hepsi bu kadar... Ha! Bu arada bir de takımın biri gol atıp öne geçince söylenen klasik laf: "Şimdi, mağlup takım saldıracak, savunma arkasında boşluk bırakacak." Bitti! Hepsi bu! Bilgi birikimi de yok çoğunda... Araştırma ve maç seyretme yok ki nasıl olsun? Alanı daraltıp, ön alanda pres yapmayı da söyleyip, finali yapıyorlar... Acıyorum bu nedenle çoğuna... Bu basit sandıkları oyunun, aslında, o kadar çok karmaşık bir yapısının olduğunu bilmediklerinden... Oysa ki bu ülkeye analizi getiren ve tüm takımlarda kullanılmasını sağlayan biri olarak, benim araştırdığım kriterlerden yola çıkabilseler... Futbolun ruhunu elbette unutmadan... Bilseler ki bu ülkede yılda 3 bin gol kaçıyor... İlk 4 sırayı alan takımlar toplam 300 civarı gol atıyor... Yani bu kaçanların onda biri gol olsa 300 gol ediyor ve tüm ligin sıralaması değişiyor... Çok korktukları kornerlerin 100 tanesinden sadece 3 tanesi gol oluyor... Bir maçta, arabalarına binip, yol aldıkları her 20 dakikada bir, ancak bir isabetli orta yapılıyor... 90 dakikada kaleyi bulan isabetli şut sayısı 4'ü geçmiyor... Maçlarda, her 45 saniyede bir top kaybı yapılıyor... Daha fazla sıkmayayım diye uzatmayayım... Bu rakamları, sadece rakam olarak görmeyip, ne demek istediğini, ruhunu anlayanlara sözüm... İşte o zaman... Yorumcuların, söyleyecekleri daha çok şey olurdu... Başkalarının bilmediği... Onları, çıktığı ekranda farklı kılacak... İyi ki yorumladı dedirtecek... Ne söyleyecek diye merakla bekletecek... Rıdvan'ı hepsinden farklı kılan yorumları gibi, oyunun geçmişini değil, geleceğini anlayabilecek... Ama nerdeee! Allah, dinleyenlere sabır versin... Ne diyeyim ki...