Aslanlarım benim Bundan önce oynanan tüm ilk yarıların günahını çıkarmak istercesine saldıran bir Ay-Yıldızlı Milli Takım vardı St. Jakob Park'ta. Bir, iki, üç, beş değil tam 9 eksiğimiz vardı ama ne gam... Ne kadar eksiksek o kadar fazlaydık adeta! İki kez direkleri parçaladıktan sonra Uğur'la Lehmann'ı devirdik. İşte o anda hissettik... İnanın hissettik. Türkiye'de 70, dünyada 250 milyon Türk'ün, bir milyardan fazla Müslüman'ın ve devlerin hegemonyasına başkaldıran tüm ulusların, yerinden fırladığını hissettik yüreğimizde. Türkiye, sesleriyle inliyor Basel semaları. Golden sonra da iyi oynuyoruz. Eziyoruz resmen Almanlar'ı. Hamit inanılmaz karakterli bir futbol oynuyor, Ayhan, Sabri ona keza.. Gökhan, Semih, Hakan, Aurelio, Uğur hepsi yüreklerini seriyor çimlere. Kader midir nedir bilinmez böylesine iyi oynarken, ilk tehlikeli ataklarında golü yiyoruz. Çocuklar yoruldu bu her hallerinden belli. Üstelik bir de gol yediler ama pes eden yok. Almanlar'ın hak ettiği üç sarı kartı es geçen İsviçreli hakeme inat başımız dik gidiyoruz soyunma odasına. İkinci yarı hakem Busacca'yı da yanlarına alıp oniki kişi oynamaya başlıyorlar! Bütün düdükler onların lehine ötüyor. Bizim ise savaşımız sürüyor. Sabri sağdan, Uğur soldan bindiriyor ama bir türlü kıramıyoruz şanssızlık zincirini. Derken Rüştü'nün hatalı çıkışı yıkıyor başımıza St. Jakob'u. Bir kez daha "Çılgın Türkler olabilecek miyiz?" diye beklemeye başlıyoruz. Mevlüt ve Gökdeniz giriyor bir umut... Olmuyor... Olmuyor... Olmuyor... Son uğurumu yapıyorum "Canınız sağolsun aslanlarım" diyorum bitiriyorum yazımı. Aman Allahım yine oldu... Oldu... Oldu. Olduuuuuuuuuuuuuuuuu... Canım Sabri, Aslanım Semih. Koçlarım benim... Çevirdik bu maçı diye avazımız çıktığı kadar bağırıyoruz. O anda Lahm'ın golü geliyor. Ağlıyoruz ama gururdan. Kalemize üç kez gelip üç gol atan Almanlar'a futbol dersi verdik bu gurur da bize yeter. Helal olsun size aslanlarım benim!
