Basel panteri! Tümer, Gökdeniz, Nihat, Arda gibi fizik gücü düşük oyuncuları bir arada görünce, "Aurelio ve Servet dışında kim savaşacak?" diye düşünmeden edemedim. Maçın hemen başlarında kara bulutlar da çökünce St. Jakop-Park'ın üzerine, endişelerim katlandı. Derken yağmur bardaktan boşaldı, başta Tümer ve Gökdeniz olmak üzere bizim teknik kapasitesi yüksek oyuncular deyim yerindeyse taca çıktılar! İsviçre forması giyen Gökhan İnler, Hakan Yakın ve Eren Derdiyok'un hırsları tüm takımı ateşlerken golü yememiz uzun sürmedi. Bizimkilerden Eren verdi, Hakan attı ve kendi deyimiyle annesini hem sevindirdi, hem de yüreğini sızlattı. Terim yürüyenleri (Tümer- Gökdeniz) çıkarıp Mehmet Topal'ı ortaya, Semih'i de santrfora yerleştirdiğinde yağmur da durmuştu. El freninden kurtulmuş araba gibi hızlanmaya başladı Milli Takım.
Annelerimize selam Artık ortada kafa vurabilecek bir de golcümüz vardı ve daha iyi ortalar yapmaya başladık. Kritik anlarda sahne alan Semih yine hayati bir gole imza attı. Tam zamanında eşitledi durumu. O andan itibaren harika bir final izledik. Kıran kırana, top bir o kalede, bir diğerinde. Golü yiyen yıkılacaktı, kalan zamanın her saniyesi bir kırılma noktasıydı. Terim, Kazım'ı oyuna alıp son kozunu oynadı Sonra Arda'nın "Ben buyum" dercesine vurup doksana çaktığı o müthiş golle yerimizden fırladık Annelerimize selam, durmak yok, yola devam... En başta Basel panteri olan Volkan'ı yürekten kutluyorum. Sonra sırada yüreğini çimlere seren Servet, yorulmak bilmeyen Aurelio, fırsatçı Semih ve gerçek bir star olan Arda Turan var. Tebrikler çocuklar.