Hayat onda! Her iki takım için de olmak ya da olmamak maçıydı. Zorlu derbinin favorisi F.Bahçe, saha avantajı G.Saray'ındı. F.Bahçe çok alternatifli kadro ile zor derbiye çıkarken, G.Saray'da Lincoln'ün bir gece önce sakatlanıp takımını yanlız bırakması alternatifsiz kadroya mahkum olan G.Saray'ı daha da çaresiz bıraktı. Zico'nun sürprizi Selçuk'un yerine Maldonado'nun forma giymesi, Cevat Güler'in sürprizi ise sakat sakat sahaya çıkardığı Ümit'ti. Belli ki savaşan kazanacak, üç puan sahada yayılanın değil koşanın olacaktı. G.Saray beklendiği üzere inanılmaz hırsla başladı maça. Defansta iyi savunma orta sahada ise iyi top yapan G.Saray, solda Arda sağda ise Barış ile F.Bahçe defansını ablukaya aldı. Nonda ile iki, Ümit Karan ile üç Ayhan ile bir kez gole çok yaklaştı Aslan. Arda'nın ortasında Edu ile Volkan birlikte yükselince seken topla Nonda buluştu ve dokunması tabelayı değiştirmeye yetti. İşin ilginci maça konuk olarak gelen ve teknik direktör olduğu dönemlerde Nonda'yı kulübeye hapsederek futbolu unutmasına neden olan Kalli'nin Nonda'nın golü sonrasında ayağa kalkıp sevinmesiydi. İkinci yarının ilk çeyreğinde F.Bahçe iyi yüklendi G.Saray kalesine. Daha iyi ayağa pas yapınca G.Saray bir süre F.Bahçe'yi izlemeyi tercih etti. Bu arada Cevat Güler'in ilk değişikliğini Nonda'yı çıkarıp Hakan Şükür'ü oyuna alarak yapmasının hangi mantığa uyduğunu merak ediyorum. Dünya derbisini favori kaybetti. G.Saray, hakem Aydınus'a rağmen kazandı. Sahanın yıldızı Sabri'ydi. G.Saray hırslıydı, istekliydi. İstediği için koltuğu kaptı, inanıyorum ki istediği için de şampiyon olacak.