Fotoğraf ortada Galatasaray'ın, hem ligde hem Fortis Türkiye Kupası'nda finale koşar bir hali var. Ancak görüntü kimseyi yanıltmasın. Mehter marşı misali iki geri, bir ileri yol alıyor o kadar. Fotoğrafa bakıyorsunuz hâlâ lig ve kupayı alabilir. Ama gerçekçi olursanız gönül rahatlığı ile "Bu takım Fortis Türkiye Kupası'nı müzesine götürür, ligi de şampiyon noktalar" diyemezsiniz. Kalli, takımla dama taşı gibi oynuyor. Sadece teknik anlamda değil ruhuyla da oynuyor. Amerika'yı keşfeder gibi her maçta yeni taktikler keşfediyor. Liberoyu bek, stoperi orta sahada oyun kurucu oynatıp komik değişiklikler yapıyor. Şükür ki kaleciyi de ekstra görevle donatmıyor. Kalli'nin uygulamaları futbolcular arasındaki dayanışmayı, sevgi faktörünü, rekabet anlayışını da bitirdi. Yerli-yabancı her futbolcu birbirinin arkasından konuşur hale geldi. 'Kol kırılır yen içinde kalır' anlayışı yerle bir edildi. Antrenörü bile, kızını kampa getiren kaptanla, tesislerde arkadaşlarına kahve ısmarlayan yıldız futbolcusunu teknik direktöre ispiyonladı bu kulüpte. Belki erken bir varsayım ama Adnan Polat yönetiminden gelecek adına açıkcası umutlu değilim. İddialara göre bu ayın sonuna kadar acil ödenmesi gereken 25 milyon doların şu ana kadar sadece 2 milyon doları toplanmış. İşin ciddiyetini varın siz anlayın.
Fenerbahçe geçiyor! Ezeli rakip F.Bahçe Avrupa'da fırtına estiriyor. Bu başarıların beni ilgilendiren yönü kazanılan ülke puanları. G.Saray da UEFA ve Süper Kupa'yı aldığında bir çuval puanı ülke futboluna hediye etmişti. Şimdi bayrağı F.Bahçe taşıyor. Umarız bu başarı kupaya kadar uzanır. G.Saray çabuk toparlanmaz, akıllı transferler yapmazsa farkı kapayan F.Bahçe'nin bu kez çok gerisinde kalır. 2000 ruhunun getirdiği başarılar da gün gelir tuz ruhu gibi uçar gider.