Korkak ve tabelacı Kalli'ye yönelik tabelacı eleştiriler Zico'ya yapılıyor. Tersine olarak. Kalli'ye "Niye değiştirdin", Zico'ya niye değiştirmedin" diyorlar
Benim gazeteciliğe başladığım yıllarda maç günü, maç yazısı yazardı kalemler. O zaman yürekliydi medya
Her şey şişirme, her şey sıradan. Türk futbolunun bugünkü aczinin sebebi korkak ve tabelacı spor medyasıdır. Cevap versinler bana
Sevilla maçının ardından Zico için "Feldkamp, Zico'nun tırnağı olamaz" yorumları yapıldı ama Fenerbahçe, Bursaspor'a yenilince her şey değişti. Zico'nun yedekleri tercih etmesi yanlış bir karar mıydı? Sevilla maçında Jimenez'in korkaklığı da var işin içinde.
Sevilla'nın gerçek gücünü orada göreceğiz. Çünkü burada gördüğüm takım kafamdaki Sevilla'nın gölgesi değil. Bu takımı Fenerbahçe'nin yenmesi doğaldı, yendiler de... Sevilla'yı İspanyol medyası ve onun etkisinde kalan bizim medyamız çok abarttı... Yine de iki sene üst üste UEFA şampiyonu olan bir takım yoktu ortada. Gollü bir beraberliği yeterli gören bir hoca vardı ve dersini de aldı. Nedir Sevilla orada göreceğiz? 'Fenerbahçe'nin iyi takım olmadığını' hep söyledim. Bu hafta bunu ortaya koydular. Galatasaray'ın A takımı sakatlıklar yüzünden tamamen silindiği zaman, B takımı Şükrü Saracoğlu Stadı'nda Fenerbahçe'nin A takımı ile karşılaştı ve berabere kaldı. Galibiyeti kaçıran taraftı. Fenerbahçe'nin B takımı Bursa önünde rezil oldu. Bir takımı düşünün yedekleri belli. Galatasaray'ın Fenerbahçe'nin başına bela olacak bir yedek kadrosu var. Fenerbahçe'nin Bursa'ya dayanamayan bir yedek kadrosu var.
KALLİ FARKINDA DEĞİL Kalli'nin başarısı bu muhteşem kadroyu darmadağın etmesi. Fenerbahçe ile berabere kalan takım Kalli'nin takımı değil. Doğanın, talihin, kaderin, kısmetin getirdiği takım. 1. adam yok. Sen de istesen koyamazsın, ben de istesem koyamam. O takım çıkacaktı sahaya... Galatasaray'ın ikinci takımının bireysel gücü, Fenerbahçe'yle Şükrü Saracoğlu Stadı'nda savaşabiliyor. Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki kadro farkı burada. Bunun farkında değil Galatasaray'ın hocası. Tabii Kalli'ye yönelik tabelacı eleştiriler aynen Zico'ya yapılıyor. Tersine olarak. Kalli'ye "Niye değiştirmedin?" diyorlar, Zico'ya da "Niye değiştirdin?" diyorlar. O çıplak gözle maç seyreden ve futboldan çok iyi anlayan, 'YÜREKSİZLERE' diyorum ki maçası sıkıyorsa çarşamba günü, gazetelerinizde okuyayım maç yazılarınızı. Kalli nasıl oynamalı? Zico nasıl oynamalı? Maçın 22. dakikasında Leverkusen 3-0 galipken, "Bu yorgun takımı niye çıkardı" demek kolay!.. İlker Yasin dahil, maçı anlatan sunucular da dahil. Maçın başında bunu söylesene!.. Galatasaray orada ısınırken 'Bu Kalli manyak mı? Konya'da o felaket koşullarda maç oynamış, yorgun düşmüş, 4 saat otobüs yolculuğu yaparak Ankara'ya gelmiş, gece yarıları yolculuk etmiş takımı, elinde bu kadar yedek varken sen niye aynen çıkarıyorsun?' desene!.. Hayır; skor 3- 0 olunca herkes aslan kesiliyor!.. Benim gazeteciliğe başladığım yıllarda maç günü, maç yazısı yazardı kalemler... O zaman yürekliydi medya. Hele büyük maç varsa...
13 KİŞİ Mİ OYNAYACAK! Çarşamba günü (bugün) göreceğiz, 'Galatasaray böyle oynamalı, Fenerbahçe şöyle oynamalı' diyen kaç kişi çıkacak. Ama maçı seyrettikten sonra 'Ben olsam şöyle oynardım' diyen yüzlerce kalem olacak!.. Korkak, tabelacı bir medya var Türkiye'de... Baştan sona... Bitmiş maçı okuyorsun... 'Bu maçta Hıncal ve Bülent oynamalıydı' tamam ama 13 kişi mi oynayacaktı takım? Onu bile yazmıyorlar. 'Hıncal ve Bülent oynamalıydı, Ahmet ve Mehmet'in yerine' demiyorlar. Ondan dahi korkuyorlar. Kulübeye bakıyorlar, kim varsa, takım da mağlupsa onun adını yazıyorlar. Hatta tribünde kim varsa... Ama 'kimin yerine' onu bir söyle bakalım. O yok. Ödleri patlıyor, maç öncesi konuşmaktan ödleri patlıyor, maçın içinde etkili konuşmaktan ödleri patlıyor. Türkiye Cumhuriyeti'nde maçın ilk 45 dakikasında, hem de Fenerbahçe'ye karşı, hem de deplasmanda, hem de skorda hiçbir değişiklik yokken, iki oyuncu değiştirmeye cesaret eden bir teknik direktöre rastladın mı hiç? En babaları 70. dakikada adam değiştirmeye başlar. 'Ne olur, ne olmaz' diye. Bursa maçının ertesi günü bütün gazeteleri taradım. Samet Aybaba'nın yaptığı işi anlatan birisi var mı? Sinan'ın maça girmesinin sahadaki görüntüyü nasıl değiştirdiğinin altını çizen!.. 'Bravo Samet, Fenerbahçe savunmasının halini gördün hemen Sinan'ı koydun.' Eyvallah... 'Ulan Samet, bu Sinan niye kenarda başladı, Fenerbahçe'nin isim listesi sana 1 saat evvelden gelmedi mi? Fenerbahçe takımının oynayacağı futbolu tahmin etmedin mi? Bu futbola karşı Sinan kenarda oturur mu?' Eyvallah. Bir şey de... İkinci yarıda bütün bu değişiklikler olduktan sonra iki oyuncu sakatlansa ya da kaleci kırmızı kart görse ve Bursa 10 kişi kalsa ne olacaktı? 'Vaay, sen böyle nasıl değişiklik yaparsın?' diye hesap soracaklardı.
Servisi
