Özhan'cı olurum! Birçok kişi gibi Canaydın'ın bırakmasını 'seçim oyunu' diye düşündüm ama maç seyretmeye evime geldi ve davranışları bana samimi göründü Ailesinin bırakmasını istediğini biliyorum. Diğer söylenti, İnan Kıraç, "Çekil" demiş baskı yapmış. Öyle ise en büyük Özhan'cı olurum yeniden G.Saray bu hale geldiyse bunun altındaki baş sebep Kıraç'tır. Hiçbir zaman kolları sıvamadı. Kulübü uzaktan, yerleştirdiği kuklalarla yönetmeye çalıştı
Canaydın sürpriz bir şekilde mali kongrede aday olmayacağını açıkladı. Aday olması halinde seçilmesine kesin gözüyle bakılırken, bir anda niye kenara çekilme kararı aldı?
Canaydın'ın aday olmayacağını açıklaması sürpriz.
Sürpriz olmayan yanı da bu açıklamaya kimsenin inanmaması. Türkiye Cumhuriyeti'nde hiç kimse bu açıklamayı doğru, gerçekçi, arkasında durulacak, uygulanacak bir açıklama kabul etmedi. Ülkemizdeki pek çok kişinin başvurduğu, artık ayağa düşen bir seçim oyunu olarak kabullendi. İşte Deniz Baykal, Devlet Bahçeli, işte Aziz Yıldırım... Türkiye'de işlerin kötü gittiği zaman bütün eleştiri okları üzerine geleceği zaman 'Ben aday değilim' dediğinde o eleştirileri bir anda bıçak gibi kesiyorsun. Çünkü aday olmayan birini eleştirerek kimse vakit kaybetmek istemez. Özhan Canaydın'ın canına okunacaktı o mali kongrede ama çıkıp, biraz da duygusal bir veda konuşması yapınca o eleştiriler durdu. Yarın da 'Ben kesin kararlıydım ama çok büyük baskılar gelince, böyle bir ortamda yapayalnız bırakamazdım, her şeyi göze aldım, dönüyorum' diyecekti. 100 kişiden 99 böyle düşündü. Ben de böyle düşünenlerin arasındaydım aslında. Fakat pazar akşamı maç seyretmeye Özhan bize geldi, zaman zaman gelir. Eski dostluğumuz bütün bu sportif atışmalarımıza rağmen zerre sarsılmadan yürüyor. Ben onu en ağır şekilde eleştiriyorum, o beni mahkemeye veriyor ama bütün bu sıralarda da buluşmalarımız, yemek yemelerimiz devam ediyor.
SAĞLIK SORUNLARI VAR İkisini birbirinden ayırdık. 2.5 saat bizde kaldı. 'Niye istifa ettin?' anlamında bir şey sormadım, kimse de sormadı. O olay yokmuş gibiydi, hiçbir şey konuşulmadı ama ben Özhan'ı gözledim. Gariptir bu defa samimi geldi bana davranışları. Bir cümlesi var konuyla ilgili bütün gece içinde, Hıncal dedi "Yıllardan beri benim Galatasaray'ın başından gitmem için yapmadığını bırakmayanları o gün kongrede olup görmeni isterdim. Nasıl etrafıma toplanıp, 'Başkan bizi bırakma' diye ağlaşıyorlardı. Onları görmeni ve tanımanı isterdim." Yan yana oturduk koltukta, bütün maçı beraber seyrettik, sadece son 15 dakikada uğur yapmak için kalktı yanımdan... Sanki bu defa doğru gibi geldi... Neler var bu kararın arkasında? Ailesinin, eşinin ve çocuklarının bu işten çekilmesi konusunda baskı yaptığını duyuyorum. Öyle olması da lazım. Çünkü yanımda oturan Özhan Canaydın gayet sıhhatliydi. Ancak çok ciddi sağlık sorunları olduğunu biliyoruz. Bunlardan bir tanesi mesela yüksek tansiyon. Tehlikeli fırlamalar yapıyor. Bunu ne tetikler: Stres. Pankreas kanseri şu anda kontrol altında ama her an tetikleyebilir. Ne tetikler: Stres. Özhan Canaydın'ın şiddetle stresten uzak yaşaması lazım. Maddi durumu da gayet yerinde, alır ailesini keyfine bakar. Fransız rivierasında yaşayan ortağı Haim'in imkânlarını biliyor. Orada bir cennet 6 ay geçirebilir. Bu da onun ömrüne kaç sene katar? 6 ay Galatasaray Başkanlığı kaç sene eksiltirken, orası kaç sene katar? Rahmi Koç gibi tekneyle dünya turuna çıkabilir. Bunların hepsini yapabilecek ekonomik güce de sahip. Kendini doğaya verebilir. Balık tutar gidip.
GS ARMASI VAKIFTA Hem ailenden, hem sağlığından çalacaksın, hem paranı yatıracaksın, bir de tribünlerden sana sövecekler, kimseye yaranamayacaksın. İnsanın hakikaten mazoşist ötesi olması lazım... Böyle baktığın zaman tahmin ediyorum aile baskısı ağır geldi. Bir başka söylenti; o benim tüylerimi ürpertiyor, öyleyse tarihin en büyük Özhancısı olurum yeniden ve Özhan Canaydın'ın girip kazanması için kollarımı sıvarım. İnan Kıraç, "Çekil" demiş, baskı yapmış. Galatasaray bu hale geldiyse bunun altındaki baş sebep İnaç Kıraç'tır. İnan Kıraç hiçbir zaman kollarını sıvamadı, taşın altına elini koymadı, sırtına küfeyi almadı. Hep uzaktan, Galatasaray'ı yerleştirdiği kuklalarıyla yönetmeye çalıştı. Geçmişte bunun bahanesi de vardı: Efendim, Vehbi Bey, Koç'ta çalışanların, birinci adam olmalarına izin vermiyor. İkinci, üçüncü adam olun, kendinizi tatmin edin ama birinci adam olmayın, sorumluluk almayın" diyor. Şimdi Vehbi Bey yok. İşte Ali Koç, torunu, Fenerbahçe'nin başında. Gerçi biraz duruldu. Eskisi gibi harala gürele gitmiyor. Tam Vehbi Bey'in istediği bir yönetici havasında artık. İlk günler amigo gibiydi. Ne kendisine yakışıyordu ne de Koç Holding'in geleneklerine. Şimdi toparladı. İnan Kıraç artık Koç Holding'de değil. Apayrı, kendi dünyası var. O zaman gel kongreye, 'Başkan adayıyım' de kur ekibini, göreyim seni. Hayır. Başarısız olursa 'Bu adamlar gidecek.' Böyle bir şey yok. Galatasaray'ı bu hale getiren 1 numaralı isimdir İnan Kıraç? Galatasaray, UEFA şampiyonu olduğu zaman, Galatasaray, Süper Kupa şampiyonu olduğu zaman, bunu paraya çeviremeyen tek kulüptür dünyada... Çünkü o sırada Galatasaray'ın GS arması, Galatasaray Vakfı'na verilmiş. Yani satacağı ürünlerin üzerine koyması gereken arma kulüp tarafından gerzekçe bir kararla, kim almışsa o gerzek kararı ve niye almışsa bilemiyorum, GS markasının kullanma hakkı İnan Kıraç'ın başkanlığını yaptığı Galatasaray Vakfı'na devredilmiş!.. Galatasaray kulübünde değil. İnan Kıraç izin vermediği için Galatasaray 5 kuruş kazanamadı. Düşünebiliyor musunuz, İnan Kıraç bu!.. Şimdi bu adam, 'Sen git, Hasan gelsin, Hüseyin gelsin' diyorsa ben iki kolumla Özhan'ı ite kaka getiririm kongreye, kürsüye; "Başkan adaylığını açıkla. Beni de yeniden üye yap. Sana oy vereceğim' diye de bas bas bağırırım. İnan Kıraç bu. "Liseci" dediğimiz. Galatasaray kongresini yöneten grubun başındaki adam bu. Ve Galatasaray hâlâ İnan Kıraç'ın kuklası. Olayın görüntüsü bu...
Servisi
