Tesadüf! Fenerbahçe zor görünen iki maçta da fark atarken, G.Saray bilmem kaç eksikle gittiği Ankara'da güle oynaya kazandı. Beşiktaş sezon başından bu yana yaptığı gibi yine geriye düşmesine rağmen kazanmayı bildi. Bu manzara üç büyüklerin becerisinden çok rakiplerin beceriksizliğiyle bağlantılı dersek abartmış mı oluruz? Misal, Fenerbahçe karşısında, haddini bilerek oynayan bir Sivas bu hale düşer miydi? Peki ya Beşiktaş, ilk 20 dakika sahada basmadık bir yer bırakmayan, buna karşılık son 70 dakika yürüyen Gaziantep'ten daha iyi bir takım karşısında toparlayabilir miydi? Ya da neredeyse her hafta bir futbolcunun kadro dışı bırakıldığı Galatasaray, eski günlerindeki gibi ısıran bir Ankaragücü'nü böylesine rahat yenebilir miydi? Büyükler gaza basmadan, rakipleri teslim olmaya başladılar. Lig bitmeden bitti? 'Şampiyonluk yarışının kaderini Anadolu takımları belirler' iddiasını ortaya koymak artık eskisi kadar kolay değil. Büyükler kendi aralarında ne yapacaklar ona bakmalı. Bu gidişle başka rakipler önünde puan kaybetmeleri hiç kolay değil.
Hagi, Alex, Delgado... Bir zamanlar dört büyüklerle oynanan maçlar vitrin olarak görülür ve sıradan takımlar dahi sınırlarını zorlardı. Şimdi öyle takımlar yok denecek kadar az. İddia ediyorum; küme düştü gözüyle baktığımız Kasımpaşa'nın gösterdiği direnci gösteremiyor birçok takım. 'Nasıl olsa yeniliriz' psikolojisiyle oynuyor Anadolu takımları. Hal böyle olunca, sezon başından sonu görünen bir ligle idare etmek zorunda kalıyoruz. Böyle bir ligden çıkacak takımlar Avrupa'da başarılı olamaz. Olurlarsa bu şanstır, başka bir şey değil. Ligde hiç zorlanmayan büyüklerin kendilerini aşmaları da büyük hedeflere koşmaları da tesadüflere bağlıdır. O tesadüfün adı bazen Alex olur, bazen Hagi, bazen Delgado. Ama bu kaliteli örtüler, görmek istemediğimiz gerçeklerin üzerini örtmeye yetmez.